Aydınlar Ocağı'nın konuğu Orhan Çeker

Aydınlar Ocağının konuğu Orhan Çeker
Aydınlar Ocağında Stratejik Açıdan Efal-i Mükellefini anlatan İslâm Hukukçusu Prof. Dr. Çeker, Efal-i Mükellefin, İslâm kültürünün alfabesidir. Din hakkında bizim felsefemizi oluşturduğu için...

Aydınlar Ocağı’nda “Stratejik Açıdan Efal-i Mükellefin”i anlatan İslâm Hukukçusu Prof. Dr. Çeker, “Efal-i Mükellefin, İslâm kültürünün alfabesidir. Din hakkında bizim felsefemizi oluşturduğu için çok önemlidir” dedi.

Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde “Stratejik Açıdan Efal-i Mükellefin” başlıklı önemli bir hususa parmak basan Erbakan Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker, “Efal-i Mükellefin,
İslâm kültürünün alfabesidir. Basit bir olay değildir Din hakkında bizim felsefemizi oluşturduğu için çok önemli” dedi.
İslâm kültürünün alfabesi olan Ef’al-i Mükellefin’i; “mahiyeti, ton farkı, birbirine dtönüşümü ve Ulül Emr’in müdahalesi” şeklinde dörde ayırarak anlatan Prof. Dr. Orhan Çeker, birbirine simetrik olarak yerleşen Ef’al-i Mükellefin’in ortasında mübahın, yan uçlarında farz ve haramların durduğunu belirterek “Helal ve haramlar bellidir. Bellidir ama çok ince detayları vardır. Bu sebeple şu helaldir, bu haramdır diye hemen demeyin, yoksa günaha girersiniz. Farz ve haramlar ifadeler bakımından birbirine benziyorlar. Aynı zamanda dinin sınırlarını belirleyicidir. Çıkıldığı zama dinden çıkılmış olur. Dinin sınırlarını belirleyen farz ve haramlar değiştirilemez” şeklinde konuştu.

Mü’min insanların halis ve güçlü niyetleriyle mübahları ibadete çevirebileceklerini belirten Prof. Çeker, ton farkına misal olarak namazı gösterdi. 36 çeşit sabah namazının, hepsinin farz olmasına rağmen birbirinin aynı olmadığını ve aralarında renk (ton) farkının bulunduğunu ifade etti. Örnek olarak da Mekke-i Mükerreme’de Kâbe’nin karşısında, Medine-i Münevvere’de Ravza-ı Mutaharra’nın karşısında$ selattin camileriyle mahalle aralarında cemaatle, gönülden, içten, samimi bir şekilde kılınan namazla ferd olarak kılınan namaz arasındaki farkı gösterdi. Farz-ı aynların koyu renkte ve ferdi ilgilendirdiğini, farz-ı kifayelerin de açık ve toplumu alakâdar ettiğinin altını çizen Çeker, “Faiz, Maide/33 ve kudsî hadis olan kim benim veli kulluma savaş açarsa, bana savaş aşmış gibidir” hatırlatmasında bulunarak bunlara karşı işlenenlerin Allah’a ve Rasulüne karşı savaş açılmak gibi değerlendirildiğini kaydetti.
Ulül Emr (devlet)’in haram ve farzlara asla müdahale yetkisinin olmadığını kalın çizgilerle çizen İslâüm Hukukçusu Prof. Dr Orhan Çeker, “Ulül Emr, yani devlet farz ve haramlara asla müdahale edemez. En fazla mübahlara müdahale eder. Müdahale ksürekli değil, geçicidir. Mesela Cuma Namazının vaktine müdahale edebilir, Bu müdahale kalıcı değildir” dedi.

Türkiye’de, farz olan tesessür (başörtüsü) ile ilgili bazı cambazlık yapıldığını ve misal olarak Hz. Ömer’in mübaha müdahalesini, farza da müdahale edilebilir şeklinde takdim edebildiğini dile getiren Prof. Dr. Çeker, korsan CD ve eserlererin koplayanması ve çoğaltılmasıyla ilgili bir soruya da “haram” cevabını verdi. Faizle ilgili yöneltilen bir soruya da, faizin tarifinin iyi yapılması, mahiyetinin bilinmesi ve yurt içi ile yurt dışındaki İslâm olan ve olmayan devletlerin kıstas ve ölçülerinin bilinerek ona göre bir yol takip  edilmesi gerektiği üzerinde durdu. Zinayla ilgili olarak da aynı haramın farklı günah kazandırabileceğine dikkat çekti.
HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.