Bu millet bir daha parya muamelesi görmeyecek

Bu millet bir daha parya muamelesi görmeyecek
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim ne yaparsa yapsın bu millet bir daha parya muamelesi görmeyecek" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sakarya Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin Sakarya 5. Olağan İl Kongresi'ndeki konuşmasına Sakarya ve ilçelerini, "Sakarya destanını yazanları" selamlayarak başladı.

"Dik dur eğilme, Sakarya seninle" sloganları üzerine de Davutoğlu, "Sakarya'nın suyunu içmiş olan, Sakarya ile şereflenmiş olan, Sakarya ile izzeti yaşamış olan kimse hiç baş eğer mi? Nasıl Sakarya baş eğmediyse biz de baş eğmeyiz. Başımız dik bir yanda Sakarya bir yanda, biz tarihin içinde akar dururuz" ifadelerini kullandı.

Sakarya'nın büyük bir deprem acısı yaşadığını hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Aslında Sakarya'da yaşanan deprem, fiziki bir depremdi ama ülke siyasi ve ekonomik bir depremi birlikte yaşadı. Kocaeli-Sakarya depreminden hemen önce, 28 Şubat depremini yaşadı siyasi olarak. Öyle bir depremdi ki bakın aziz kadınlarımız ne güzel söylemişler: 'Biz kadınlar beşik de sallarız, dünyayı da sallarız.' Ve öz yurdunda garip, parya muamelesi gören bu ülkenin kadınları, başörtü sebebiyle üniversite kapılarından uzaklaştırılan, hor görülen, Meclisin, yüce Parlamentonun çatısında 'dışarı' diye tempo tutulan bu izzetli, onurlu kadınlar, o deprem karşısında dimdik ayakta durdular ve depreme sebep olan o odaklara gerekli dersi verdiler. Biz, o siyasi depremin sonrasında ülkeyi tamir etmeye geldik, inşa etmeye, demokrasiyi inşa etmeye geldik. Bakın o günden bugüne milletin evlatlarının hor görüldüğünü, imam hatibi bitirenlerin ikinci sınıf öğrenci muamelesi gördüğü, başörtülülerin her türlü hakarete mazur kaldığı o günlerden bugün hiçbir vatandaşının düşüncesi, inancı, siyasi görüşü dolasıyla tahkir edilemediği, aziz olduğu, parya muamelesi görmediği, garip muamelesi görmediği yeni Türkiye geldik hamdolsun."

"Bu millet hiçbir zaman parya muamelesi görmeyecek"

Sakaryalılara "Siz bu Sakarya destanını okuyanlar, bir daha bu ülkenin, bu vatanın evlatlarına parya muamelesi yapılmasına izin verecek misiniz? Bir daha bu ülkenin evlatlarının garip bir şekilde kenar çekilmesine izin verecek misiniz? Bir daha bu ülkede herhangi bir şekilde herhangi bir vatandaşın hor görülmesine, bu davanın öksüz kalmasına izin verecek misiniz?" diye soran Davutoğlu, kongrelerde bu ahitleşmeyi yaptıklarını anlattı.

Davutoğlu, "Biz de diyoruz ki kim ne yaparsa yapsın, kim ne engel çıkarırsa çıkarsın, bir daha bu millet hiçbir zaman parya muamelesi görmeyecek" dedi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"İşte bu aşkla yola çıktık. Bu aşkla yola çıkarken, 28 Şubat sonrasında Sakarya depremi gibi bir deprem de ekonomide yaşandı. 2001 ekonomik kriziyle bu kez Türkiye, bir bütün olarak parya muamelesi gördü dünyada. Öyle bir hal aldı ki ülke ekonomisi, esnaflar yazar kasaları kırdılar, herkes yurtdışına gitmeye kalkışıyor. Öyle günlerdi ki 2001 Sakarya, izzetli Sakarya, vakur Sakarya bunu gayet iyi bilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, küçük IMF memurlarına hesap verir konuma düşürüldü. Biz o ekonomik depremden ülkeyi aldık çıkardık ve yeni bir Türkiye inşa ettik. Kendi tankını yapan, kendi savaş uçağını yapacak olan, kendi savaş gemisini yapan onurlu ve izzetli bir Türkiye inşa ettik. IMF'den borç almayan, IMF'ye 5 milyar dolar borç veren bir Türkiye inşa ettik."

"2023'te yeni bir cihan devletine yürümeye hazır mısınız?"

Başbakan Davutoğlu, onlarca yıl parya muamelesine tabi tutulan milletin 12 yıldır ayağa kalktığını, AK Parti kadrolarıyla ülkeyi yeniden inşa ve tamir faaliyetine girdiğini vurguladı.

Davutoğlu, solandakilere, "Bu ülkeyi küresel bir güç olarak ayağa ebediyen kaldırmak için gece gündüz çalışmaya hazır mısınız? Hazır mısınız? Dünyada parya muamelesi gören bir ülkeden 2023'te yeni bir cihan devletine yürümeye hazır mısınız? Küresel bir güç olmaya hazır mısınız? Dünyanın neresinde olursa olsun parya muamelesi görmekte olan Filistinlilere, Suriyelilere, Arakanlılara, Somalilere sahip çıkmaya hazır mısınız? Sakarya'nın davasını Maveraünnehre, Tuna'ya, Nil'e, Dicle'ye, Fırat'a taşımaya hazır mısınız?" sorularını yöneltti ve "hazırız" cevabını aldı.

Bugünün 7 Şubat olduğunu anımsatan ve salondakilere ayağa kalmaya davet eden Davutoğlu, "7 Haziran'a gidiyoruz inşallah. 7 rakamını sayın Bakanımız gayet güzel şekilde kullandı. Ben bir kez daha 'şah' da diyeceğiz 'mat' da diyeceğiz inşallah diyorum. Ama 'mat'ı tanımlayacağız. Bu sefer Sakarya'dan 7'de 5 değil, 7'de 7 istiyoruz. İnşallah Sakarya'dan 7 Haziran'da, Ankara'ya 7 güzel hediye göndermeye hazır mısınız? Bu 7 güzel hediye için en azından yüzde 70 almaya hazır mıyız? Gece gündüz çalışmaya var mısınız? Allah sizden razı olsun" değerlendirmesinde bulundu.

"Evet" cevabını aldıktan sonra onları "buyrun" diyerek salondakileri oturmaya davet eden Davutoğlu, "Ayağa kalkan Sakarya, milleti de ayağa kaldırıyor hamdolsun" dedi.

"Baş hadim olarak huzurundayız"

Davutoğlu, "Aziz milletimizin her ferdi gibi Sakarya'yı yürekten hisseden, Sakarya'yı yüreğinde taşıyan ve kendini her zaman Sakaryalı hissetmiş, Sakaryalı görmüş olan Başbakan ama aynı zamanda milletin baş hadimi olarak huzurundayız" değerlendirmesinde bulundu.

Millete hükmetmeye değil, milletle birlikte yürümeye ahdettiklerine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bir devletin acziyet içine düşmüş olmasını, en iyi siz anlarsınız. Sakarya depremi yaşandığında ülkenin başbakanı Sakarya'ya günlerce gelememişti. Yollar kapanmıştı. O zaman biz bu davanın neferleri olarak Sakarya'ya hemen ertesi gün geldiğimizde manzarayı hatırlıyorum. Nasıl bir manzara vardı? Nasıl büyük bir zorluk, büyük bir imtihanla karşı karşıyaydık, hatırlıyorum. O zor günlerde millet bir taraftan 28 Şubat baskısıyla uğraşırken, bir taraftan da Sakarya'nın yaralarını sarmak için gece gündüz seferber oldu. Ama devlet öylesine acizdi ki maalesef bu aziz davayı Sakarya'yı temsil eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni öylesine aciz duruma düşürmüşlerdi ki Başbakan Sakarya'ya ulaşamıyorlardı. Şimdi değişime bakın. Biz geldikten sonra Sakarya'nın yeniden inşasını ve Sakarya'yı bütün Türkiye'nin kavşak şehri, merkez şehri, harman şehri olmak için her türlü hizmetle donatmaya karar verdik ve donattık. Van'da da deprem oldu. Van'a deprem olduğu gün Bakanlar Kurulu'nun neredeyse yarısı indi. Başbakanımız o zaman gitti. Ben Dışişleri Bakanıydım. Dış programlarımı erteleyip, ben de Van'a gittim. Van'da bir yıl içinde yaklaşık 20 bin konut ettik. İşte Sakarya depreminden Van depremine değişen Türkiye'nin tablosu bu."

"Kimse özgürlükleri kısıtlayamaz"

Davutoğlu, AK Parti binasının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, hiçbir depremle sarsılmadığını görenlerin, önce Gezi Parkı provokasyonlarıyla kitleleri sokağa dökmeye çalıştıklarını, daha sonra ise 17-25 Aralık kumpasını kurduklarını kaydetti.

"Zannettiler ki biz geri çekiliriz, zannettiler ki hızımızı kesebilirler. Sakarya akmaya karar vermiş. Sakarya'yı durdurmak mümkün mü? Sakarya önüne bütün tuzakları almış süpürmüş gidiyor, Sakarya'nın Karadeniz ile buluşmasını engellemek mümkün mü? Sakarya nasıl engellenemezse, bizim de büyük Türkiye idealiyle buluşmamız, yeni Türkiye idealiyle buluşmamız engellenemez" diyen Davutoğlu, bütün bunlar başarısız olunca Pensilvanya ve onun Türkiye'deki işbirlikçilerinin 30 Mart'ta AK Parti karşısındaki partilerle her yerde koalisyonlar yaptıklarına ama başarılı olamadıklarına, cumhurbaşkanı seçiminde de hep birlikte çatı aday çıkardıklarına değindi.

"Yeni Türkiye" idealiyle Türkiye'yi yeniden inşa ve ihya ettiklerini, bir çok alanda ekonomik sektörel dönüşüm programı açıkladıklarını belirten Davutoğlu, diğer yandan da Kobani bahanesiyle 6-7 Ekim olaylarının çıkarıldığının, provokasyonlar yapılmaya kalkışıldığının altını çizdi.

Bu tahriklere izin vermediklerini, sessiz kalmadıklarını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu provokasyonlar karşısında arkadaşlarımızla gerekli talimatları verdik. Ekipleri kurduk çok kapsamlı bir İç Güvenlik Reformu Paketini hazırladık. Günlerce bu reformu kamuoyuyla paylaştık, tartıştık. Reformun esası şudur; kurulduğu ilk günden itibaren AK Parti, özgürlük ile güvenlik dengesi esasına dayanmıştır. Her vatandaş gösteri yürüyüşü yapmak da dahil, özgürlüklerini sınırsız şekilde kullanabilir. Kimse özgürlükleri kısıtlayamaz. Kimse bu özgürlüklerin kullanılması esnasında diğer özgürlüğü kullananlara engel olamaz. Başkalarının özgürlüğünü de kısıtlayamaz ama bu özgürlük kullanımı esnasında kimse de başkasının güvenliğini tehdit edemez, yok edemez. Dediğimiz şey çok basit. Avrupa'da, dünyanın her yerinde, evrensel demokrasiye uygun şekilde düzenlemeler yapacağız. Kim ne derse desin yapacağız. Dedik ki 'eğer gösteri esnasında, gösterici kılığına girmiş provokatörler olursa, bunlar yüzlerine maske takarsa, ellerine molotof kokteyli alırsa engellenecekler. Molotof kokteyliyle gösteri alanına giren kişinin niyeti gösteri yapmak değil, etrafı yakıp, yıkmaktır. Türkiye Cumhuriyeti böyle adamlara pabuç bırakmaz. Kimse kusura bakmasın."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.