Büyük Selçuklu çalışması

Büyük Selçuklu çalışması
Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen ''Anadolu Selçuklu Yapı Envanteri'' projesi kapsamında
Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen ''Anadolu Selçuklu Yapı Envanteri'' projesi kapsamında, Anadolu'da belirlenen Selçuklular'a ait 1200 tarihi yapıdan günümüze yaklaşık 750'sinin kaldığı belirlendi. 44 çeşit eserden oluşan envanterin ilk sırasında ''kervansaraylar'' yer alıyor.
     Proje koordinatörü Hayri Fehmi Yılmaz, yaptığı açıklamada, Selçuklu dönemini insanların çok iyi bilmediğini, tanımadığını belirterek, daha önce Anadolu Selçuklu dönemi eserlerinin tamamını konu edinen bir envanter çalışması yapılmadığını kaydetti.
     Aynı zamanda İstanbul 6 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı olan sanat tarihçisi Yılmaz, Selçuklu sanatının tüm yönleriyle tanımak ve tanıtabilmek için bu çalışmayı başlattıklarını belirterek, ''Eserlerin bazıları zamanın getirdiği tahribattan, bazıları da bilinçsiz restorasyonlar nedeniyle hızla değişiyor ve tahrip oluyor. Bizim hazırladığımız bu çalışma, tehlike altında olan yapıların tespiti, restorasyon öncelikleri, yapılan hatalı uygulamaları izlemek açısından faydalı olacaktır'' dedi.
     Yılmaz, Selçuklu devletinin dünya tarihini değiştiren çok önemli bir uygarlık olduğunu, 11. yüzyılın sonunda Anadolu'ya gelen Selçuklu devletinin 14. yüzyılına kadar burada kaldığını kaydetti.
     Selçuklular'ın, Türkler'i batıya taşıdığını ve Anadolu'ya getirdiğini aktaran Yılmaz, şunları söyledi:
     ''Ortadoğu'nun dengelerini değiştirdi. Böylelikle dünya tarihine büyük katkıları oldu. İlginç bir uygarlık. 300 yıllık gibi kısa bir sürede binden fazla eser inşa etmişler. Bu uygarlık bir taraftan Anadolu'nun yerli kültürlerinde etkilenmiş, bir taraftan da Asya'nın içlerinden, İran, Suriye ve Irak bölgelerindeki gelişmiş olan İslam kültüründen etkilenmiş. Dolayısıyla çok özel bir devlet. Bunların hepsinin bir araya gelmesi gerçekten çok enteresan. Bu güzelliği yapılan eserlerde, mimarisinde görüyoruz. Çok gelişmiş bir mimari gelenek var. Özellikle İran ve Asya ile bağlantılı gelenekler olduğunu tespit ediyoruz ama yerli unsurlar da daima var. Çok figürlü süsleme var. Yapılarda, ejder, aslan, at ve kuş figürlerini görüyoruz. Ejder çok. Asya'dan gelirken ejderi de getirmişler. Bu Avrupa'nın kötü ejderlerinden değil, kapılara yapılan koruyucu ejderler.''
     Yılmaz, eserlerde çok güzel çini süslemelerinin olduğunu, bu sanatın İran'dan geldiğini, taş ve tuğla işçiliği ile cam sanatında çok başarılı bir dönem olduğunu kaydetti.
    
     -44 çeşit yapı-
    
     Yılmaz, projenin 2007 yılında başladığını, Türkiye genelinde çok önemli bir çalışma yürüttüklerini kaydetti.
     Çalışma sonuncunda 47 ilde 1200 Selçuklu eserinin olduğunu belirlediklerini ifade eden Yılmaz, ''Bunlar 44 çeşit yapı. Yani medrese, cami, türbe, tekke, köprü, hastane, sarnıç, hanlar, çeşmeler, kiliseler, saraylar, evler, kaleler, surlar, namazgahlar, mezarlıklar, dar-ül hadis (hadis okulları), dar-ül Kur'an (Kur'an okulları)... İnanılmaz bir çeşitlilik. Günümüze ulaşan yapı sayısı 750 civarında. Aslında bu da iyi bir rakam. Bu yapıları 3 asırda yapmışlar. Çok az araştırılmış bir dönem. Biz heyecanla hep Osmanlı'yı araştırıyoruz ama Selçuklu çok daha ilginç. Belki böyle mukayese etmek doğru değil ama Selçuklu'da çok önemli ve ilginç bir dönem. Dünya, Türk ve Anadolu tarihi açısından kilit rolü olan bir uygarlık. Onu anlamadan bugünü anlamak, coğrafyayı anlamak çok zor aslında'' ifadelerini kullandı.
    
     -''Kervansaraylar''-
    
     Yılmaz, kara toplumu olan Selçuklu'nun Sinop ve Alanya'ya tersane kurduğunu, her yeniliğe açık bir uygarlık olduğunu bildirdi.
     Yapılar incelendiğinde Selçuklu'nun eğitime ve sağlığa çok önem verdiğinin anlaşıldığını dile getiren Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
     ''O dönemde hümanist, insani yönleri bu kadar iyi olan bir uygarlık bulmak çok zor. Selçuklu'nun en çok inşa ettiği yapı kervansaraylar. Denizli'den Kars'a kadar, Sinop'tan Alanya'ya kadar bütün bu coğrafyada kervansaraylar inşa etmişler. Bütün yol ağları kervansaraylarla donatılmış. Aşağı yukarı bir günlük mesafede kervansarayları var. Burada tüccarlar hiç bir para ödemeden 3 gün kalabiliyorlarmış. Kervansaraylar içinde hastaneler, baytarlar varmış. İnsanlar, atlarına develerine baktırıyorlarmış, alışveriş yapıyorlarmış. Ticaret açısından çok enteresan. Dünyanın hiç bir yerinde bu kadar yoğun ticaret yapısıyla karşılaşmıyoruz. Bu çok önemli. Ticarete çok önem vermişler. Ortaçağ için çok özel bir uygarlık.''
     Projenin devam ettiğini aktaran Yılmaz, ''Örneğin Türkiye'nin herhangi bir yerinde yapılan bir kazıda o döneme ait bir şey çıkabiliyor. Selçuklu eseri olduğunu tespit ettiğimizde envanter listesini ekliyoruz. Elimizde eksiksiz bir Selçuklu yapı listesi yok. Biz 1200'e ulaştık ama hala Anadolu'nun birçok yerinde, terk edilmiş yerleşim yerlerinde ya da bizim ulaşamadığımız köylerde eserler olabilir. Biz bu anlamda herkesin katkılarını bekliyoruz Bu çalışma hep devam edecek'' dedi.
     Yılmaz, o dönemde yazılan kitapları da incelediklerini, dünyanın en eski halı örneklerinin Selçuklu döneminden kalma olduğunu belirtti.
     Selçuklu uygarlığında kadınların etkin olduğunu aktaran Yılmaz, Selçuklu kadınlarının görkemli binalar inşa ettiklerini bildirdi.
    
     -''Yapıların durumu''-
    
     Selçuklu yapılarının zor durumda olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları belirtti:
     ''Çünkü çoğu yapı restore edilmeye başlandı ama Selçuklu sanatını çok iyi bilmediğimiz için restorasyonlar da çok iyi değil. Hatta son 2-3 yıl içerisinde bizim çektiğimiz fotoğraflar çok önem kazandı. Restorasyon sırasında birçok yapı ayrıntısını kaybetti. Özellikle kervansaraylar çok kötü restore ediliyor ve bunlar hiçbir şekilde kontrol edilemiyor. Bu kadar önemli bir uygarlığın eserleri restorasyonlar nedeniyle büyük bir tehlike altında. Ayrıca Türkiye'de Selçuklu kazıları yok. Yunan, Roma, Bizans kazıları yapıyoruz ama bu uygarlığı tanımak için kazı yapmıyoruz. Selçuklu arkeolojisi çok zayıf. Eğer arkeolojik çalışmalara önem verilmezse, bu uygarlığı tanımak gerçekten çok zor. Çünkü birçok eser yok olmuş.''
     Son yıllarda Cumhurbaşkanlığı'nın, Selçuklu dönemine sahip çıkmaya başladığını, bazı projeleri himayesine aldığını anlatan Yılmaz, ancak daha fazla çalışma yapılması gerektiğini bildirdi.
     Yılmaz, bu döneme ait kazı çalışmalarına önem verilmesi ve restorasyon çalışmalarında dikkatli davranılması gerektiğini söyledi.
    
     -''Selçuklu çağı, hoşgörü çağı''-
    
     Mevlana, Nasreddin Hoca, Hacı Bektaş ve Yunus Emre'nin, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yaşadığını vurgulayan Yılmaz, ''Bu uygarlığın yarattığı isimler çok önemli. Bunlar Selçuklu Türkiye'sinde doğmuş. Anadolu'daki bütün destanlar Selçuklu döneminde oluşmuş. Bir tek Mevlana'yı, Hacı Bektaş Veli'yi, Yunus Emre'yi, Nasreddin Hoca'yı düşünseniz, bu isimlerden yola çıksanız, bugünkü Türkiye'yi nasıl şekillendirdiğini, hatta dünyayı nasıl şekillendirdiğini anlamak kolay. Yani Anadolu'da Türklerin yarattığı birçok şeyin kökeni bu uygarlığa dayanıyor'' şeklinde konuştu.
     Selçuklu uygarlığında farklı kültürlerin, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşadığını aktaran Yılmaz, bu dönemde Hıristiyanlar, Müslümanlar, Ermeniler ve Süryaniler arasında herhangi bir sorun yaşanmadığını kaydetti.
     Sanat Tarihçisi Yılmaz, şunları aktardı:
     ''Bütün farklı uygarlıkların izlerini bu yapılarda görebiliyorsunuz. Selçuklu çağı bir hoşgörü çağı gibi görülüyor. Üstelik kalabalık gruplar, Anadolu'ya giriyor. Bunlar göçebe. Şiddetli bir çatışma ortamı beklenir ama böyle bir şey olmamış. Daha çok her iki tarafta birbirinden faydalanmış. Türkmenler göçebeler hayvancılıkta çok iyiler, yerleşik halkta şehircilikte çok iyiler. Olağanüstü hoş görülü bir ortam yaratılmış. Orta çağ dünyasında pek rastlamadığımız bir şey. Ortaçağda daha çok savaşlar, vebalar, salgınlar, Haçlı seferlerini hatırlarız. Ancak Selçuklular'ın dünyası bambaşka.''

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.