Castro'ya dedim ki: Devrim sandıkla olur

Castroya dedim ki: Devrim sandıkla olur
Cumhurbaşkanı Erdoğan Latin Amerika turunu tamamladı. Yurda dönüş yolunda konuşan Erdoğan, Küba Devlet Başkanı Castro’ya “Silahla yapılan devrim devrim değildir. Devrimi halk sandıkta yapar” dediğini anlattı.

One minute sonrası duruma ilişkin “Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum” diyen Erdoğan, İstanbul Boğazı’na da üçüncü tüp geçit yapılacağı müjdesini verdi. İşte Erdoğan’ın sözlerinden önemli satır başları:

3 ülke ve hızlı bir ziyaretti. Aklınızda kalan neler oldu?

Her bir ülkede 2-3 gün kalmak suretiyle yapacağımız iş sadece turistik ziyaret olur. Bu sürede yapmamız gereken görüşmeleri gerçekleştirmekti. Ziyarette bunu yaptık zaten. Fazladan kalmanın bir anlamı yoktu. Tabii gittiğimiz ülkeleri de iyi değerlendirmek lazım. Bakıyorsunuz, Kolombiya’ya. Yaklaşık 1.2 milyon yüzölçümüne sahip bir ülke. Ama nüfusa baktığınızda 48 milyon kişi. Yüzölçümü ile nüfus orantılı değil. Küba’ya bakıyorsun. Ülkede 111 bin km2 yüzölçümü 11 milyon nüfus var. Dar bir yere sıkıştırılmış. Özellikle Sayın Santos (Kolombiya Devlet Başkanı) sempatik ve Türkiye ile Kolombiya arasında bir şey yapalım gayreti içinde olan bir insan. Küba’daki ikili görüşmelerde de çok çok önemli anılar var. Bazı arkadaşlar not tuttu.

‘TABİİ BUNU BEN SÖYLEDİM’

(Tayyip Erdoğan-Raul Castro görüşmesi) ‘İki devrimci 3,5 saat başbaşa sohbet etti’ diyorlar...

Ben de şöyle söylüyorum; en önemli olan halkın devrimidir, silahlı devrim değil. Halk sandıkta devrim yapar ve onun için de mutlu olur. Yoksa silahla yapılan devrim devrim değildir. Bunu tabi ben söyledim, Raul Castro değil... Önümüzdeki dönem bir sıçrama olabilir. Burada önemli olan bizim Küba’ya, onların da bize yaklaşımıdır.. Meksika’da Nyeto, Devlet Başkanı. Seviliyor ülkesinde. Türkiye olarak burada belli bir performans ortaya koyarsak bir ilerleme kaydederiz. Meksika’da başkanlık 6 yıl. İki dönem yapılamıyor. Sayın Nyeto ile uzun uzun başkanlık konusunda konuştuk. Bu arada İbrahim (Kalın) Bey’i görevlendirdim. Bu konuyu karşılıklı görüşecek ve içerik alacak.

MESELE FARKLI GELİŞTİ

Küba’da ‘one minute’ ile biliniyorsunuz. Bu çıkışınız nasıl bulunuyor bu ülkelerde?

Nyeto (Meksika Devlet Başkanı) ile bu konuları konuştuk. Örneğin “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü söylediğimde Nyeto bunu onayladığını ifade etti. Bu arada biliyorsunuz Meksika’nın yüzde 80 ihracatı Amerika’ya. Bu arada Nyeto’nun başkanlığına Amerika destek olmuştu. Benim de Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta, bizi Beyaz Ev denilen yerde ailecek ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık, mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı. Biz ‘one minute’ derken, Allah’tan başka kimse bize başka bir çizgi çizdiremez dedik. Bu çizgi doğruysa gideriz. Ama doğru değilse kimse bizi zorlayamaz.

TAŞI GEDİĞİNE KOYMALIYDIM

Biz ‘one minute’ derken kime dediğimiz belli. Bu zat (Şimon Peres’i kastediyor) bana, cumhurbaşkanı olmadan önce bir teklifte bulundu: “Batı Şeria’da bir yapılanmaya gideceğiz. Parayı biz bulalım siz de inşaatta iyisiniz” dedi. Biz de ‘tamam’ dedik. “Parayı siz bulun biz de TOKİ ile yapalım.” Tabii fazla uzun sürmedi, kendisi cumhurbaşkanı oldu. Fakat o makam ona farklı bir hava getirdi. “Ne oldu Batı Şeria meselesi?” dediğimizde “Görüyorsunuz İsrail’in işleri ile uğraşıyorum” dedi. İsrail’de cumhurbaşkanının bir fonksiyonu yoktur, başbakan etkilidir. Sonra Davos’ta biraraya geldiğimizde benim de taşı gediğe koymam gerekirdi. O toplantıdan önce plaj bombalaması olmuş, çocuklar ölmüştü. Sonrasında Gazze’ye yönelik bombardıman yaşanmıştı.

BİR ÜST AKIL DEVREDE

Biz Olmert (dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert) ile biraraya geldiğimizde aslında İsrail-Suriye arasında sorunun çözümünde son raddeye gelmiş, son cümleyi tamamlayıp imza aşamasına kadar gelmiştik. O son cümle edilse Suriye ile İsrail arasında sorun kalmayacaktı. “Cumaya erteleyelim” dediler. Biliyorsunuz cumaya da Gazze’yi bombaladılar. O bombalamadan sonra 15 gün boyunca Olmert’e ulaşmaya çalıştım. Olmert’ten daha bir üst akıl, güç vardı. Tüm bunlar olunca Davos’ta karşı karşıya geldiğimizde böyle bir durum oluştu.

'One minute' gibi açıklamaların sizi dünyada yalnızlaştırdığını ileri sürenler var. Ne dersiniz?

Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halkın nezdinde bir durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde de yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil.

‘Silah bırak’ı uygulamada görelim

Çözüm süreci ile ilgili birkaç güne kadar silah bırakma olacağı yönünde bilgiler var.

Doğrusu bu açıklamayı cuma günü bekliyordum. Olmadı. Bugün (dün) böyle bir açıklama gelebilir. Ama biliyorsunuz uygulama önemlidir. Geçen Nevruz’da da yaptılar açıklamayı ama uygulamadılar. Habur’u da açtığımızda biz barış ve kardeşlik için yapmıştık bunu, onlar şova çevirip lehlerine kullanmak istediler. Bunu uygulamada göstermeleri lazım, tüm Türkiye’nin buna, bu kardeşliğe, birlikteliğe ihtiyacı var. Başarılırsa huzuru tüm Türkiye’yi etkiler. 78 milyon bu huzurdan nasibini alır. Diyoruz ki “Biz niye 11 bin dolarda kalalım? Bunu 25 binlere çıkarmamız lazım...”

Kur’an-ı Kerim'e Çamlıca hattı

Sürdürülen projelere ilişkin önemli bilgiler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'in yeni bir hat ile yazılacağını açıkladı. Erdoğan, "Çamlıca’da bir proje gerçekleştirdik. Bir ihale yaptılar olmadı. Küçük Çamlıca’da olacak. Bir kule olacak. O tüm uydu vericileri bu kulede olacak. İstanbul için seyir kulesi olacak. Büyükçamlıca Camii’ni de bu vericilerden kurtarmış olacağız. Büyükçamlıca Camii’nin de kabasının yüzde 60-70’i bitti. İçerisi için hat vs hazırlıkları da tamamlandı. Altında külliye olacak. Hat tezhip vs. Yeni yazdırdığımız veya yazdıracağımız Kuran-ı Kerim’ler olacak. Cumhurbaşkanlığı olarak geçen bir hattat grubu ile biraraya geldim. Onlarla görüşme yaptım. Yeni hatlarla Kuran-ı Kerim yazdırma konusunda görüştük. 2-3 yıl içinde gerçekleşecek. Bu bir Cumhurbaşkanlığı projesidir" diye konuştu.

Boğaz’a üçüncü tüp geçit geliyor

Başbakanlığınız döneminde başlatılan dev projelerle Cumhurbaşkanlığınız sırasında da ilgilenebiliyor musunuz?

Biz bütün bu yatırımlarımızı adım adım takip ediyoruz. Mesela 3. Havalimanı tarafımızdan takibi yapılıyor. Mesela Boğaz’ın altından geçen proje ve Kanal İstanbul tarafımızdan takip ediliyor. Kanal İstanbul’u yapacak firmanın yetkilileriyle geçen hafta biraraya geldik. “Bir an önce projeye başlamanız lazım” dedik. “Türkiye’nin adını uluslararası platformda duyuracak en önemli projedir Kanal İstanbul” dedik. “Geç kalmayın, acele edin” dedik. Türkiye için önemli hayati projelerden bir tanesi de planlayıp adımlarını attığımız Çanakkale Geçişi. Talipler var. Bu geçiş yapıldığı zaman çok daha hassas olacak. En azgın denizin olduğu yerdir orası biliyorsunuz. Ama şimdi köprü yapıldığı zaman bu sorunları tamamen aşmış olacağız. Lütfi Bey de (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı) bir çalışma bitirdiler. FSM ile Boğaziçi arasında bir tüp geçiş projesi hazır. Onu da hazırlayacaklar. Önümüzdeki günlerde açıklayabilrler. Gidiş, geliş ve bir de raylı yol, üçlü geçiş olacak. Ankara’da devam eden projeler var. Keçiören’de AnkaPark var. Dünyada bir numara olacak Melih Bey’in (Gökçek) söylediğine göre. Ankara’daki raylı sistemlerimiz devam ediyor. Ankara-Sivas, Ankara-İzmir tren yolu var. Atılan bu adımların sonuna kadar yanında olacağız.

Küba Sarayı beni büyüledi

Meksika’daki 500 yıllık başkanlık sarayını nasıl buldunuz?

Hadi Meksika’nın mali gücü var. 500 yıl önce de varmış demek ki, yapmışlar. Küba’ya bakın. Küba sosyalizmden geliyor. Küba’daki saray beni adeta büyüledi, muhteşemdi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela. Yürürken duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Eskiden adalet sarayıymış. O binada oturmak istemedikleri için böyle bir yer yapmışlar. Hayli bir harcamayla yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim. Her şey doğal. Ağaçlar sonradan yerleştirilmiş.

İstanbul'daki saraylar bu şekilde kullanılamaz mı?

Dolmabahçe'yi düşündük, düzenledik. Başbakanlık Ofisi olarak kullanıldı. Beylerbeyi Sarayı’nı da aynı şekilde düzenledik. Ama kabulleri Yıldız Sarayı'nda yapabiliriz.

Oradan doktor getirelim

"Küba’ya Türk eli değmeli" dediniz...

Eski Havana’yı gezdiğimizde oranın restorasyonunu yapan zatla da görüştük. Türkiye’ye de gelecek. Tabii yukarıdan bakınca eski Havana muhteşem. Ama bunu geleceğe taşırşanız mümkün. Sayın Castro ile de görüştüm. Orada işler yavaş yürüyor tabi. Rakamlara da baktığımızda kişi başına düşen milli gelirlerinin 13 bin dolar olduğunu görüyoruz ama uygulamada sanki böyle değil. Ama doktor meselesinde sanırım 60-70 bin doktor ülke dışında. Bizim sağlık bakanımızla da görüşeceğim dönüşte. Olmazsa oradan doktor ithal edelim. Gelsinler bizde çalışsınlar. Mevzuat belki uygun değil ama ona uygun hale getirelim. Faydalanalım bu durumdan. Madem iyiler, bize de faydası olsun. Mehmet Bey de (Sağlık Bakanı) bir tıp merkezi üzerinde çalışıyor. Bunu Küba ile paylaşabiliriz. Ortak çalışılabilir. Sağlıkta bazı sorunlar var. Yetiştirmek üzere gönderdiğimiz gelmiyor. Bunu da halletmeliyiz.

Fidel Castro ile görüşme şansınız oldu mu?

Talep ettik ama sanırım sağlık şartlarından dolayı mümkün olmadı.

Ziyaretinizi yarıda kesmeniz sosyal medyada sözkonusu oldu.

Sizinle de anket yaptık. Dönmek istediniz, dönelim dedik. Tamamen demokratik.

Meksika da 'paralel'e karşı

Paralel medya Amerika’da 3 Müslüman’ın öldürülmesini, öldürülenlerin dini kimliğine vurgu yapmadan sadece “3 kişi öldürüldü” şeklinde verdi. Bunların bu tutumu ne anlama geliyor?

Paralel yapı hiçbir zaman dini kimliği kullanmamıştır. En önemli örnek Mavi Marmara olayıdır. Başlarındaki zatın o konu ile ilgili İsrail’e övgülerini hatırlayın. Tavandakiler böyle. Taban ile bunları ayırmak lazım. Geç de olsa farkına varacaklar ama gecikiyoruz, taban bunun farkına varmalı. Ölen o 3 kişinin annesi babası doktor. Kardeşler mimarlık okuyorlar. Bir cani geliyor ve onları öldürüyor. Bunu kabul edemezsiniz. Şimdi bunlar kendileri bu tarz durumlarla karşılaşınca, mevzubahis olunca hemen fetvayı buluyorlar. ‘Faiz haram’ derler, konu Bank Asya olunca herkese “Gidin başka bankalardan faizle para çekin, Bank Asya’ya yatırın” derler.

Dünya imamları meselesi. Star gazetesinde yayınlandı. Ne diyeceksiniz?

Bu paralel örgütü Kolombiya ve Meksika başkanlarına anlattım. Meksika başkanı “Ben bilmiyordum” dedi. Anlatılınca hemen bilgileri istedi. Anlattık, orada verdik ama ayrıca büyükeliçilik ve dışişleri kanalıyla tüm bilgileri de vereceğiz. Cevapları şu oldu: Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılanları kendimize yapılmış gibi alırız. Türkiye’ye karşı olanlar bize karşı olmuşlardır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.