"Cemil Meriç, arafta kalarak hakikatı söyledi"
Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbeti’nde, irfan dünyamızın önemli simalarından fikir ve edebiyat adamı Cemil Meriç dile geldi.
Eğitimci Muhammed Acıyan, “Cemil Meriç, arafatta kalarak hakikati söyledi” dedi. Üstâd Cemil Meriç’in 12 Aralık 1916’da Hatay/Reyhanlı’da doğduğunu ve sıkıntılı bir çocukluk devresi geçirdikten sonra zeki olduğu için küçük yaşlarda kitap okumaya başladığını ve lise yıllarında deha yapısıyla kendisini gösterdiğini kaydeden Muhammed Acıyan, “Cemil Meriç'in ilk yazısı Hatay'da Yeni Gün Gazetesi'nde çıktı. Sonra Karagöz, Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Hisar dergisinde “Fildişi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı. İlk tercüme eseri ise, Fransızcadan Honore de Balzac’a ait “Altın Gözlü Kız”dır. Meriç, Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. 1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti” dedi.
Meriç’in, Batı’yla tanışmasının Hind Edebiyatı ile olduğunu kaydeden Acıyan, “Eğer bugün özgürlükler ve demokrasi içerisinde yaşıyorsak, Cemil Meriç gibi düşünce ve fikir adamlarının fikirlerini çekinmeden, o döneme göre hapishanede ve diğer ortamlarda bile cesaretle ifade eden düşünce adamlarına borçluyuz” şeklinde konuştu.
MERİÇ’İN KONYA SEYAHATI
Üstâd Cemil Meriç’in vefat yıldönümü münasebetiyle Sille Kültür Evi’nde gerçekleştirilen sohbette, mütercim ve yazar Cemil Meriç’in asıl adının Hüseyin Cemil olduğunu belirten eğitimci Acıyan, “Üstâdın Konya’ya trenle yaptığı bir seyahatı var ki, hayatının dönüm noktasını teşkil eder” dedi ve Cemil Meriç’in ağzından şunları ekledi: “Konya yolculuklarında ilk defa olarak başkası ile temas ettim. Başkası, yani kendi insanım. Kaderin karşıma çıkardığı genç üniversiteli “Sen bizden değilsin” dedi. “Sen bizden değilsin!”… Evet, ben onlardan değildim. Ama onlar kimdi? Uçurumun kenarında uyanıyordum. Demek boşuna çile çekmiş, boşuna yorulmuştum. Bu hüküm hakikatin ta kendisi idi. Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının alın yazısı iki kelimede düğümleniyordu; aldanmak ve aldatmak. Bu kan et çemberinden nasıl kurtulacağız? Gerçeği görmek hatayı sonuna kadar yaşamakla mümkün. Yığın Avrupalılaşırken, aydınlar Türkleşmeli. Ve çalışmaya başladım. Spinoza kırk dört yaşında ölmüş, Nietzsche kırk dört yaşında delirmiş. Ben yolumu kırk dört yaşında buldum.”
O gencin kim olduğuyla ilgili söz alan eğitimci Nihat Bey, “O genç, o senelerde Konya İlahiyat’ta okuyan Necmettin Erişen’dir. Necmettin’in, Cemil Meriç’e “Sen bizden biri değilsin” dediğini aktararak tarihe not düştü.
İslâm dünyasına dönmesinde Konya yolculuğunun bir dönüm noktası olduğunu ve bunu Üstâd Meriç’in “Ben yolumu 44 yaşından sonra buldum” diyerek dile getirdiğini kaydeden Acıyan, Cemil Meriç’in 8 telif, 12 tercüme eserinin bulunduğunu ve Osmanlı’yı yıkan olayın Yeniçeri teşkilatının lağvedilmesi ile maziyi atiden koparan devrimin de harf devrimi olduğu gerçeğini devamlı dile getirdiğini sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.