CENNETİ İSTEYEN VEKİL YOK MU?

Bir Müslüman olarak, anne ve babamızın bize öğrettiği ilk bilgilerden birisi de , her ne işe başlarsan başla, başlarken besmele çek olmuştu.

Yer sofrasına oturduğumuzda, Babamızın yemeğe başlamasını bekler, hiç birimiz büyüklerimizden önce yemeğe başlamazdık. Yemeğe başlayan büyüğümüzde yüksek sesle besmele çekerdi ki, diğer ev halkı da onu takip etsin aynı besmeleyi onlarda çeksin.

Rahmetli babaannem öyle derdi;  Oğlum sabah evden çıkarken besmeleyle çık, iş yerini açarken besmeleyle aç Allah bereketini verir derdi.

Ben inanıyorum ki, Anadolu da herkesin dilinden besmele eksik olmaz.

Bu bir inanç, bu bir İman meselesidir.

Her işe Allah’ın adıyla başlamak, Yaradan’a bir şükürdür.

Besmeleyle başlanan hiçbir işte insan kötülüğü düşünemez.

Bir katilin, birine kurşun sıkarken besmele çektiğini hiç duydunuz mu?

Ama bir çocuk bile olsa, toprağa bir fidan dikerken dahi besmele çeker.

Çünkü besmele hayat verir.

Madem öyle, bizim bütün yaşantımıza yön verecek bir anayasanın besmelesiz başlaması düşünülebilir mi?

Tabi ki düşünülemez.

Öyleyse,  Anayasanın da besmeleyle başlamasından daha doğal bir şey olamaz!

Tabi ki, kardeşim burası laik bir ülke diyecekler mutlaka çıkacaktır.

Fakat, onlara da sorsanız, zaten laikliğin dinsizlik olmadığını söylerler.

Yani mesele yok.

Öyleyse mesele ne?

Mesele, bu konuyu teklif olarak hazırlayıp anayasa komisyonuna sunacak bir milletvekili çıkar mı?

Ya da, Anayasanın besmeleyle başlamasını isteyen milletvekili var mı?

Şimdi bu tür konularda yine topu taca atmak isteyecek olan milletvekillerimiz çıkacaktır mutlaka.

Toplumsal mutabakattan falan bahsedeceklerdir.

Lakin; konu, din, iman, Allah, kitap oldu mu, kem küm diyenler, konu, şike olunca birden mutabakat sağlayıveriyorlar.

Mesele, zengin iş adamlarını içerden çıkarmak olunca şike, mike hikaye.

Öyle ya, iki takımın taraftar grubunu hesap etsen, bilmem ne kadar oy eder. Yarın bunlar bizim partimize cephe alırlarsa, biz bir daha nasıl iktidara geliriz.

Görüyorsunuz, en iyi bildiğimiz milletvekilleri dahi şike yasasında, şike cezalarının indirilmesi konusunda taraf, hatta öyle ki, kendi siyasi geleceğini dahi riske atarak mecliste mücadelesini sürdürenler dahi var.

Biz hatırlarız:
Bir zamanlar sekiz yıllık eğitimin kabulü için emir alan siyasetçiler, sabaha kadar meclis koltuklarında oturarak nöbet tutmuş ve çocuklarımızın geleceğini karartan yasaya imza atmışlardı.

Demek ki, siyasi irade istenildiği zaman ortaya konulabiliyormuş.

Milli mutabakat olmasa da, siyasi mutabakat sağlanabiliyormuş.

Bu mutabakat, konu din olunca neden sağlanamıyor anlamıyorum.

Başörtüsü konusunda da olduğu gibi.

Biliyorsunuz, son günlerde şike yasası gündemde. Bazı vekiller ve bazı siyasi partiler şike yasasının değişmesi için var güçlerini ortaya koyuyorlar.

Şike konusunda milli mutabakat aramayanlar, Cumhurbaşkanın bile iradesine saygı göstermeyenler, her ne hikmetse iş başörtüsü konusuna gelince milli mutabakat arıyorlar.

Yani, biz başörtüsüz yaşarız amma şikesiz yaşamayız anlamına gelen bir durum var ortada.

Anlaşılan insanlar, belli bir kazanım görmedikleri konularda kalem oynatmıyor, kelam da söylemiyorlar.

Bir menfaat karşılığı olmayan konuları da taca atıyorlar.

Veya kendi liderlerinden çekiniyorlar.

Ama burada ondan da korkacak bir durum yok.

Zira, siyasi parti liderlerinin tamamı Müslüman, Müslüman bir liderin ben Anayasanın başında besmele görmek istemiyorum demesi düşünülemez herhalde.

Siyasetçilerimizi bilirsiniz.

Seçim öncesi ağızların düşürmedikleri bir laf var.

“Kardeşim biz kendimiz için bir şey isteseydik işimize gücümüze bakardık. Elhamdülillah bakın benim işim de param da bana yeter Ama Biz milletimize faydalı olabilmek adına, “ALLAH RIZASI” için bu göreve talip olduk.”

Şimdi, biz bu sözlere inandık ve bu sözü söyleyen arkadaşlarımıza oy verdik, seçtik, milletvekili yaptık.

Öyleyse, her yaptıkları işte, her yapacakları icraatlar da ALLAH’ın rızasını aramalarını beklemek hakkımız değil mi?

Şike konusunda restleşen milletvekillerimiz, şu performansınızdan birazda ALLAH RIZASI için harcasanız diyorum.

Şayet, bu uğurda yapacağınız çalışmalar için bir karşılık bekliyorsanız o da var.

Dinleyin:

Allah Kuran’da (Fussilet suresi 30-32)  Ayetinde diyor ki:

Şüphesiz "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vaad olunan cennetle sevinin."
Biz, dünya hayatında da, ahirette de sizin velileriniziz. Orda nefislerinizin arzuladığı her şey sizindir ve istediğiniz her şey de sizindir." "Çok bağışlayan, çok esirgeyen (Allah)tan bir ağırlanma olarak."  

Allah, korkmayın, isteyin, sizi cennetimde ağırlamak istiyorum diyor.

Meclisteki beş yüz elli milletvekiline buradan çağrıda bulunuyorum.

ARANIZDA CENNETİ İSTEYEN YOK MU?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Demirayak Arşivi