Ereğli meslek yüksek okulu, çevre sorunlarını konuştu
Yayınlanma:
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ereğli Meslek Yüksek Okulu tarafından organize edilen, "Çevre Sorunları, Erozyonla Mücadele, Sorumluluklarımız" konulu çalışmayı İlçe Tarım Müdürü Özkan Özgüven, meslek yüksek
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Ereğli Meslek Yüksek Okulu tarafından organize edilen, "Çevre Sorunları, Erozyonla Mücadele, Sorumluluklarımız" konulu çalışmayı İlçe Tarım Müdürü Özkan Özgüven, meslek yüksek okulu öğrencileri ile paylaştı.
Ereğli MYO'da gerçekleştirilen sunum öncesi bir konuşma yapan Yüksek Okul Müdürü Doç. Dr. Galip Oturanç, bir ülkenin olmazsa olmazları arasında tarım ve sanayinin geldiğini ifade ederek, “Bir zamanlar Türkiye'de sadece tarımın yeterli olmayacağı, sanayileşmenin gerekliliği dile getiriliyordu. Evet artık ülkemizde tarım ikinci plana itildiği için artık GDO'lu ürünler gündemimizin başköşesine oturdu. Geleceğimizden emin olmak için Tarım'ın sanayi ile bütünleşmesine katkı sağlamamız gerekiyor. Bunu yaparken tarımın geliştirilmesi son derece önemlidir” dedi.
İlçe Tarım Müdürü ve TEMA Vakfı Ereğli Temsilcisi Yüksek Ziraat Mühendisi Özkan Özgüven ise MYO öğrencilerine yaptığı sunumda tarım ve çevrenin ayrılmaz bir bütün olduğuna dikkat çekerek, “Çevre canlı ve cansız varlıkların bir arada yaşadığı ve etkilendiği ortamlardır. Bunlardan birini kaybetmemiz halinde yaşamsal zorlukları da beraberinde getireceği gerçeğini görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu dünya artık çevre kirliliği, nüfus artışı, küresel ısınma, doğal kaynakların yok olması ve açlık gibi unsurlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu unsurlar nedeniyle artık dünyada kişi başına düşen gıda, su ve hava gibi yaşamsal maddelerde önemli bir azalma olmaktadır. Bu unsurlar içerisinde sadece erozyona bağlı olarak Türkiye her yıl 1 milyon 400 bin ton verimli toprağını yani tarım arazisini kaybediyor. Bu oran 700 milyon kamyon toprak anlamına geliyor ki, bu toprak üzerinde yapılacak ekimlerde sadece buğday bazında 600 bin ton buğday üretimi gerçekleştirilebilir. Bu kaybın yıllık olması ve 1 cm toprağın oluşması için 500 ila bin yılın gerektiği düşünülecek olursa, Türkiye her yıl 25 cm kalınlığında bir toprağını yitiriyor. Gerekli önlemlerin şimdiden alınmaması halinde yakın bir gelecekte tarım arazisi bile kalmayacak” dedi.
Özkan Özgüven, çevre sorunlarının en büyük göstergesinin göçlerde yaşandığına dikkati çekerek, “Çevresel zararlar nedeniyle tarım alanlarının azalması ve işsizliğin artmasının doğal sonucu olarak göçler yaşanıyor. Göçlerin sonucunda kentlerde çarpık kentleşmeler ve bunun sonucunda ise en küçük bir yağış halinde bile sel baskınları ve toprak kayması nedeniyle yaşanan can ve mal kayıpları haberleri göze batıyor. Hiçbir şey için geç değil, ancak dünya genelinde doğal kaynaklardaki azalmalar, nüfus artışıyla birleşince geleceğin getireceği sorunları görmemek imkansız. Bilinçli fertler olarak çevre sorunlarına duyarsız kalmadan katkı sağlamak bir insanlık görevidir. Siz öğrencilerin içerisinde bulunduğunuz topluma çevresel bakışla katkı sağlamanız ve okul sonrası gideceğiniz bölgelerde bu yolda yapacağınız çalışmalarla aslında geleceğe hizmet edeceğinizi unutmamanız lazım” şeklinde konuştu.
Ereğli MYO'da gerçekleştirilen sunum öncesi bir konuşma yapan Yüksek Okul Müdürü Doç. Dr. Galip Oturanç, bir ülkenin olmazsa olmazları arasında tarım ve sanayinin geldiğini ifade ederek, “Bir zamanlar Türkiye'de sadece tarımın yeterli olmayacağı, sanayileşmenin gerekliliği dile getiriliyordu. Evet artık ülkemizde tarım ikinci plana itildiği için artık GDO'lu ürünler gündemimizin başköşesine oturdu. Geleceğimizden emin olmak için Tarım'ın sanayi ile bütünleşmesine katkı sağlamamız gerekiyor. Bunu yaparken tarımın geliştirilmesi son derece önemlidir” dedi.
İlçe Tarım Müdürü ve TEMA Vakfı Ereğli Temsilcisi Yüksek Ziraat Mühendisi Özkan Özgüven ise MYO öğrencilerine yaptığı sunumda tarım ve çevrenin ayrılmaz bir bütün olduğuna dikkat çekerek, “Çevre canlı ve cansız varlıkların bir arada yaşadığı ve etkilendiği ortamlardır. Bunlardan birini kaybetmemiz halinde yaşamsal zorlukları da beraberinde getireceği gerçeğini görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu dünya artık çevre kirliliği, nüfus artışı, küresel ısınma, doğal kaynakların yok olması ve açlık gibi unsurlarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu unsurlar nedeniyle artık dünyada kişi başına düşen gıda, su ve hava gibi yaşamsal maddelerde önemli bir azalma olmaktadır. Bu unsurlar içerisinde sadece erozyona bağlı olarak Türkiye her yıl 1 milyon 400 bin ton verimli toprağını yani tarım arazisini kaybediyor. Bu oran 700 milyon kamyon toprak anlamına geliyor ki, bu toprak üzerinde yapılacak ekimlerde sadece buğday bazında 600 bin ton buğday üretimi gerçekleştirilebilir. Bu kaybın yıllık olması ve 1 cm toprağın oluşması için 500 ila bin yılın gerektiği düşünülecek olursa, Türkiye her yıl 25 cm kalınlığında bir toprağını yitiriyor. Gerekli önlemlerin şimdiden alınmaması halinde yakın bir gelecekte tarım arazisi bile kalmayacak” dedi.
Özkan Özgüven, çevre sorunlarının en büyük göstergesinin göçlerde yaşandığına dikkati çekerek, “Çevresel zararlar nedeniyle tarım alanlarının azalması ve işsizliğin artmasının doğal sonucu olarak göçler yaşanıyor. Göçlerin sonucunda kentlerde çarpık kentleşmeler ve bunun sonucunda ise en küçük bir yağış halinde bile sel baskınları ve toprak kayması nedeniyle yaşanan can ve mal kayıpları haberleri göze batıyor. Hiçbir şey için geç değil, ancak dünya genelinde doğal kaynaklardaki azalmalar, nüfus artışıyla birleşince geleceğin getireceği sorunları görmemek imkansız. Bilinçli fertler olarak çevre sorunlarına duyarsız kalmadan katkı sağlamak bir insanlık görevidir. Siz öğrencilerin içerisinde bulunduğunuz topluma çevresel bakışla katkı sağlamanız ve okul sonrası gideceğiniz bölgelerde bu yolda yapacağınız çalışmalarla aslında geleceğe hizmet edeceğinizi unutmamanız lazım” şeklinde konuştu.
Eğitim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.