Ergenekon Terör Örgütü ve Reform Paketi

Ergenekon ya da Gladyo ABD'nin soğuk savaş döneminde Türkiye'nin devamlı kendi yanında kalması için devletin içinde oluşturduğu bir çekirdek örgüttür. Bu örgütün makro anlamda iki amacı vardı: Birincisi ABD’nin çıkarları doğrusunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine karşı Türkiye’nin politika geliştirmesi, ikincisi ise İsrail’in güvenliğinin garanti altına alınması. İsrail ABD’dir ABD İsrail. İsrail İsrail-Arap savaşlarında başarılı olmuşsa da her zaman bölge halklarından korkmuştur. Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, Ürdün’de, Cezayir’de yaşanan tarihi gelişmeler bilinmeden İsrail tarihide, Gladyo’da, Ergenekon’da anlaşılmaz. Bu ismini saydığım ve saymadığım birçok Arap ülkesinde Müslümanlara nasıl baskılar, zulümler, katliamlar yapıldığı, halkların güçlerinin nasıl yok edildiği, Şiilere Sünnilerin, Sünnilere Şiilerin nasıl öldürtüldüğü hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bununla birlikte İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde yaşanan gelişmeler, özellikle İtalya’da uzun dönemli yaşanan kavgalar tarihi süreçte ABD’nin bu bölgede Rusya’nın etkisini kırmak için nasıl bir savaşa girdiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Yıllarca ABD bu bölgede kesinlikle kendi politikasının dışında bir Türkiye’yi kabul etmedi ve gerektiğinde sokakları çok rahat kan gölüne çevirdi ve sonrada askeri darbelerle, yargının tahakkümüyle Türkiye hizaya getirildi. Başbakanlar asıldı, katledildi, insanlar öldürüldü, on binlerce gencimiz hiç uğruna harcandı.    

Örgüt daha çok jandarma olmak üzere silahlı kuvvetlerin içinde, yargıda ciddi anlamda güçlenmiştir. Aşırı Kemalizm politikası benimsenmiş ama çok rahat bir şekilde dindarlarda kullanışmış ve hatta aşırılıkları olan dini örgütler bile kurmuşlardır. Siyaseti, politikayı, hariciyeyi, yargıyı, silahlı kuvvetleri tamamen istedikleri gibi dizayn etmeye çalışmışlar ve bu çerçevede ciddi anlamda örgütlenmişler...

Gladyonun uzantılarından Ergenekon, Hiram Abas, Hulusi Sayın, Özdemir Sabancı, Kemal Kayacan, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink katliamı, Yargıtay Baskını gibi bilinen ve bilinmeyen birçok olayla yıllarca unutulmayacak, ülkemize zarar veren eylemler gerçekleştirmiştir.  

Türkiye’deki en önemli konu yanlarına aldıkları insanları Kemalizm ideolojisi çerçevesinde şekillendirmeleridir. Bu insanlarda oluşturdukları ideolojik korku ise Kemalizm’in tehlike altında olduğu felsefesi ve en önemlisi de Türkiye'nin bu ideolojiyi kaybetmesi halinde aşırı dincilerin eline geçeceği ya da Komünist bir ülke olacağı varsayımıdır. Neticede biraz da faşist olan bir yönetim şekli oluşturulmuş ve Kürtler, Dindarlar, komünistler potansiyel tehlike olarak algılanmış ve Türkiye biraz da kargaşa içerisinde kalarak bu çarpık ideolojinin etkisi ile başka adım atması engellenerek korkuları ile yaşayan bir toplum haline getirilmiştir. Ama hem dindarların içinden, hem komünistlerin içinden, hem de Kürtlerin içinden kendi evrelerinde dönen adamları da çok rahat kullanmışlar ve onlara vatan sevgisi adıyla enjekte ettikleri ideolojileriyle kullanmışlardır.

Fransa, Almanya gibi ülkeler ise yine bu örgütü ABD'nin kontrolünde kullanmışlar ve özellikle ekonomik olarak Türkiye'de bu ülkelerin etkin hale gelmesi sağlanmıştır.

Ama zamanla çağ değişmiş, şartlar değişmiş SSCB yıkılmış ve yeni şartlara göre bu örgüt fazlalık haline gelmiştir ve örgütün deşifre olmasına müsaade edilmiştir. Zira Türkiye artık İsrail’e düşmanlık yapmayacak noktadır ve komünizm tehlikesi ortadan kalkmıştır. ABD’nin yeni dünya politikasında görev hükümete düşmekte ve Ortadoğu’da ABD’nin istediklerini yapan lider olarak gördükleri Recep Tayyip Erdoğan bu duruma çok uygun bir isimdir. Ama gelinen noktada Recep Tayyip Erdoğan istedikleri gibi çıkmamıştır ve işte bütün sorun buradan kaynaklanmıştır. Bugün yaşanan bütün kargaşanın altında bu gerçek vardır.  

Bu noktada bence en önemli soru; Ak Parti hükümetinden istediğini alamayan ABD ve İsrail tekrar Ergenekon terör örgütünü kullanmaya mı başlamıştır?  Bu örgütün eylem yapabilirlik dinamizmi çok yüksek düzeydedir, çünkü hem devlet güçlerini hem de terör örgütlerini çok iyi kullanabilecek bir yapıya sahiptir. ABD ve İsrail için bu bölgede Ergenekon’dan daha fazla verim alabilecekleri bir örgüt daha yoktur. Türkiye Cumhuriyeti bu örgütü yok etmeyi tam anlamıyla başaramıyor, adamlar deşifre oluyorlar ama ne yargı bir şey yapabiliyor, ne hükümet.

Türkiye’yi çok zorlu bir süreç beklemektedir, halkın Deniz Baykal’a oy vermeyeceğini düşünen zinde güçler enteresan bir operasyonla önce Deniz Baykal’dan kurtulmuş ve daha sonrada halktan daha fazla oy alacaklarını umdukları Kemal Kılıçtaroğlu’nu partinin başına getirmişlerdir. Önümüzdeki süreç Türkiye ve Ortadoğu, dolayısıyla da dünyanın nereye gittiğine dair aydınlatıcı doneler sunacaktır. Ak Parti yeni siyasetler geliştirebilecek midir? Ergenekon Terör Örgütünü yok edebilecek midir? Çok açık ifade edeyim PKK’yı yok etmekten Ergenekon Terör Örgütünü yok etmek daha önemlidir. Zira PKK’da varlığını bu örgüte borçludur.

Hükümet Anayasa Mahkemesinin ve HSYK’nun yapısını değiştirebilecek mi? Değiştirebilirse daha bağımsız bir yargı kurulabileceğinden Ergenekon zanlılarının daha gerçekçi bir şekilde yargılanmalarının yolu açılacaktır. Fakat bu başarılamazda bilesiniz ki hem bölgemiz için hem de Türkiye için 2011 güzel geçecek bir yıl olmayacağa benziyor. Aslında bugünlerde sivil toplum örgütleri Ankara’ya çıkartma yapmalıdır, Ankara’da yasal çerçevede mitingler, eylemler yapmalı ve mevcut reform paketinin bu haliyle bozulmadan ve Ergenekon terör örgütünün emellerini boşa çıkartacak şekilde halkın önüne gelmesi sağlanmalıdır.

Bu paket sadece basit bir Anayasa değişikliği değil, Türkiye’nin kaderini tayin edecek önemde değişiklikler bütünüdür ve bu paketin Anayasaya aykırı biçimde iğdiş edilmesinin önene geçilmesi gerekmektedir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi