Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

Ezberden Sözlerle Vatan Kurtarmak

 

Vatan sevgisine yönelik söylemlerde sıklıkla dile getiririz. Gümbür gümbür nağmelere, coşkulu seslere eşlik eder. Bizlerden çok ülkesini seven yoktur nede olsa(!).

Hele birde coştuğumuz ortamlarda,  dilden düşürmediğimiz ikilikler vardır “Bayrağı bayrak yapan üzerindeki kandır. Vatan, uğruna ölecek varsa vatandır” diye.

İyi hoşta, takıldığım nokta samimiyetsizlik. Hani bu coşkuyla konuşan ve bu sözleri durmadan tekrarlayan birine sorsak, bu hoş mısraların yazarı kimdir diye?

Merak ediyorum kaç kişi Cemal  Kuntay cevabını verirdi?.

İnsanların bilgi eksikliği olması normaldir, herkes her şeyi bilemez ama hani bilir gibi yapmak varya, içimi acıtan ve üzerinde durmak istediğim konu o.

Basit bir örnekle tarif etmek gerekirse, bu durum şuna benzer. Akşama kadar konuya komşuya, eşe dosta kocasını kötüleyip, dışardan başka bir erkeğin iltifatıyla şımaran, eşi eve geldiğinde ise türlü yalakalık yapan kadının hali gibidir. Bu tür ilişkilerde ne derece içtenlik varsa, ezberden sözlerle vatan kurtarmak ta o derece içtendir.

Protesto yürüyüşlerinde sıklıkla görülür aktardıklarım. Hele ki yürüyüş samimiyetten uzak, yapay ve görünen amaçtan başka niyetler taşıdığında daha bir çirkinleşir.

Zaten açıkçası olumsuz bir durumu kınamak, eleştirmek yani tepki göstermek adına yürüyüşleri de pek anlamış değilim.

Neden derseniz, açıkçası yapılan faaliyet yalnızca yürüme eylemiyle sınırlı kalırsa, spordan öteye gitmediğini düşünüyorum ve ülkemde genelde böyle oluyor.

Örneğin, İsrail saldırılarına karşı yapılan yürüyüşleri düşünün. Sokakta sürü psikolojisinin getirdiği coşkuyla slogan atıp, tekbir getirdiniz. Sonra’da eve gelip en basitinden yanan içinizi soğuk bir kolayla söndürdünüz, ya da aldığınız ürünlerin İsrail firması olup 

olmadığını dahi kontrol etmediniz, etseniz de umursamadınız.

Ortada ki tezatı anlamak mümkün değil. Ki farklı düşünüp farklı yaşamak ancak bu kadar olur. Eğer kendinizi bir davaya adadığınızı düşünüyorsanız, günlük hayatınız bile inandığınız davanın samimiyetini taşımalı.

Geçmişe bakıyorum da, Kurtuluş Savaşı döneminde düşman işgaline karşı yürüyüşler ve protestolar olmuştu. Akabinde halk elinde ne geliyorsa, tüm varlığıyla bağımsızlık mücadelesine destek verdi. En fakir köydeki kadın dahi kendince cepheye bir şeyler göndermişti.Çünkü inanılan düşünce öylesine işlemişti ki ruhlara, yapılan her davranışta adanmışlık vardı.

Günümüzde de hadi iyi niyet taşıyan yürüyüşleri ve sözleri de bir kenara bırakalım.

Bunların dışında birde çeşitli bahaneler ve sebeplerle , ülkeyi karıştırmak isteyen provokatif eylemler var. Sanki bir yerden emir almışçasına yalnızca kaos ve saldırı amacıyla itaatsizlikle bütünleşen yıkım yürüyüşlerine şahit oluyoruz son günlerde.

BPD’ye ve yaptıklarına değinmiyorum bile. Göstericilerin ülke malına ve emniyet güçlerine tavırlarını görünce, vatan ve insan sevgisinden nasiplenmedikleri belli.

Üst satırlarda aktardıklarıma Cumhuriyet Bayramı’ndaki izinsiz gösterileri inceleyerek değinmek istiyorum.

Çoğu insan üzülse de ben CHP’nin organize ettiği yürüyüşlerde çok güldüm. Samimiyet ölçüsünden bahsetmiyorum  bile ama katılımcıların ruh hali ve tavırları cidden incelenmeye değerdi.

Hayatı boyunca ülkesi için hiçbir şey yapmamış, pardon ama sokakta gördüğü çeşmenin musluğunu dahi kapatmamış insanların, sırf muhalefet olmak amacıyla Cumhuriyete sahip çıkıyor görünmeleri hoş değildi.

Elden giden neydi, niye yürüdüler ve akabinde Cumhuriyet’e sahip çıkmak için neler yaptılar?.

Muhalefetten bir Allah’ın kulu bu konularda bilinçli ve net bir açıklamada yapmadı.

Tek akılda kalınması istenende Cumhuriyet Bayram’ında yürüyüşe izin verilmediğiydi. Bu fikride basının etkisiyle insanlara aşıladılar. Başta Doğan Grubu olmak üzere medyanın bir bölümü ısrarla yaşanan görüntüleri taraf tutarak ekrana getirdi. Niye bu duruma düşüldüğü, gösterilerin illegal bir yanının bulunduğundan bahsedilmedi.

Hükümetin Cumhuriyet Yürüyüşlerine yönelik açıklamaları ise yeterli değildi. AK Partililer daha ziyade Kemal Bey’e biber gazının sıkılıp sıkılmadığına değindi ve eleştirilerinde CHP’nin samimi olmadığını vurguladı.

Kanımca doğru bir strateji değildi. Çünkü karşınızda Cumhuriyet Bayramında yürüyen ve baskıyla karşılaşan bir parti bulunuyordu. İktidar partisi tek bir ağızdan konuyla açıklık getirmeli ve yürüyüş yapılmak istenen alana izin verilen yerlerden olmadığı belirtilmeliydi.

Daha önceden illegal grupların bayram töreninde kaos getireceği bu nedenle yalnızca belirtilen yerlerde yürüyüşlerin olabileceğinin altı çizilmeliydi.

Ankara’daki olaylarda emniyet güçleri adına vali ve özellikle belediye başkanı insanların dikkatini çekecek ve akılda kalacak cümlelerle kendini ifade etmeliydi.

Her şeyin çabuk unutulduğu güzel ülkemde , Cumhuriyet Bayramı ve yaşanan olaylarında etkisi çabuk geçti. Akıllarda kalansa, geçmiş yıllarda bu yöntemlerle darbe çığırtkanlığı yapan medyanın, bugünde başta İdris Naim Şahin başta olmak üzere bazı siyasetçileri yalan haber üzerinden harcamak istediğidir.  Hükümetse çıkan sonuçları iyi değerlendirmeli ve zihinlerde kalan “Bunlar Cumhuriyet Bayramının kutlanmasına karşılar” algısını yıkmalıdır.

Selam ve Dua ile   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi