Gizemli vaizin ordusu

 

    Çocukluğumuzda babası dindar olup onun etkisi ile namaz kılan bazı arkadaşlarımız olurdu ve neredeyse herkes onları “hoca” ya da “imam” diye çağırırdı. Bugün dindar bir insanın büyük başarılar göstermesine tahammül edemeyip üzerine çamur atanların çoğu, o gün namaz kılan arkadaşlarına alaycı bir tonda dini içerikli lakaplar takan o kimseler ve aynı önyargılarla silahlandırdıkları çocuklarından başkaları değildir.

 

Fethullah Gülen’le ilgili olarak gözlemleyebildiğim yaygın algı yanılgılarından biri, onun ülkemizde kimi yerleşik postülalar nezdinde yargılamak ve yine ülke içinde birileri ile karşılaştırmaktır; oysa uluslar arası düzeyde geçerli değer yargıları ve evrensel ölçekte ün kazanmış örnekleri ile karşılaştırılması gerekir. Aksi halde, evrensel bir yapıyı yerel kriterlerle ölçümlemek gibi absurd bir hata yapmış oluruz. Dünyanın hiçbir yerinde kendisini tanıyan hiçbir Tanrı kulu, Sn. Gülen’i, örneğin laikliğin ya da rejim sorunsalının orasına burasına yerleştirerek değerlendirmiyor. Çünkü şu ana dek Türk özel eğitim kurumlarının açılmış olan ülkeler içinde rejimi demokrasi olanlar bulunduğu gibi, krallık, totalitarizm, anayasal monarşi, hatta resmen diktatörlük olanlar da var. Bütün bu rejim çeşitliliği içinde bile kabul görerek varlığını güvenle sürdürebilen bir hareketin belirli bir rejimin fanatiği ya da özlemcisi olduğu yargısına varmanın hiç de kolay olmadığı, bilakis bazılarının sandığından çok daha fazla ve yansız bir zihinsel çabayı gerekli kıldığı kanısındayım. Yargılamak, ayıplamak ve eleştirmek ayak ayak üstüne atarak yapılabilecek kadar basit bir iş olabilir; ancak karşımızda faaliyet yürütmekte olduğu bütün ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti’nin imaj hanesine olumlu notlar düşen uluslar arası bir hizmet ve eğitim organizasyonunu anlamaya çalışmak da insani bir borç olsa gerektir.

 

“İmamın ordusu” dedikleri gönüllüler hareketi dünyanın her bir köşesinde ülke lehine bütün bu devasa hizmetleri yürütürken, ona engel olmak için elinden geleni yapanları hangi kategoriye koymak gerektiğini kamuoyunun takdirine bırakalım.

 

Bir şey daha var: Gözlemlerim” imamın ordusu”nun etrafında koparılan onca fırtınaya rağmen, etrafına dönüp bakma gereksinimi duymayacak kadar meşgul olduğu yönündedir. Kimin ne düşünüp ne dediği pek umurlarında değildir. Doğrusu da budur. Eğer güzel bir iş yapıyorsanız, kimin ne dediğine bakmayacaksınız. Çünkü herkesi memnun edemezsiniz. Örneğin koca bir arazide bir otomobil fabrikası kurarak binlerce kişiye istihdam sağlasanız, herkes teşekkür etse bile, yıllardır orada sığırlarını otlatan adam size sövecektir…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi