
İnsanın gaybı bilemeyeceğini kim söylüyor?
Kimi Müslümanlar, gayb kavramını iyice daraltıp “gelecek” olgusuna indirger ve Kur’an’da gaybı Allah’tan başka hiç kimsenin bilemeyeceğini bildiren bir ayete göndermede bulunarak onunla ilgili bilgi vermeyi “dinden çıkarma” noktasına kadar varan bir sertlik ve amansızlıkla eleştirirler. Gerçekten de ilgili ayete dayanarak gayb ile, özellikle gelecekle ilgili bazı bilgilere sahip olmanın olanaksızlığı veya o bilgileri açığa vurmanın “küfür” olduğu yargısına ulaşılabilir mi? Kişisel olarak, malum yargının doğruluğu konusunda ciddi kuşkular taşıyorum. Dahası, toplumdaki üzerinde detaylıca düşünülmemiş eksik dini aksiyomlardan biri olduğunu düşünüyorum. Çünkü burada her şeyden önce gayb kavramının dar bir anlamda ele alınmış olduğu açıkça görülmektedir. Şayet bu yargı doğru olmuş olsaydı, ilk başta Yıldızların Efendisi’nin gelecekte ortaya çıkacak kimi olaylara ve yakın çevresindeki bazı kimselerin akibetine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamış olması gerekmez miydi? Oysa biliyoruz ki, olayların seyrine ve bazı kimselerin geleceğine dair birçok haberler vermiştir. Bazı hadislerinde, henüz gelmemiş bir gün olan “mahşer günü”nde belirli bir kişinin yaşayacağı bir anı hikaye etmektedir. “Benim ayaklarım, kıyamet gününe kadar gelecek bütün velilerin omuzları üzerindedir.” şeklinde cesur bir ifadeyle Allah katındaki pozisyonunu da açıkça belirten Abdul Kadir-i Geylani, döneminde Irak’taki bir camide vaaz verirken, “Eğer yetkim olsaydı, evlerinizin içinde yapmakta olduklarınızı tek tek anlatırdım size!” demiştir. Bütün bunlar gaybi bilgiler değil midir? O’nun herhangi biri değil, bir peygamber olduğu, bir diğerinin Allah dostu olduğu gerekçesiyle buna itiraz edenler olabileceğini öngörebiliriz; ama “özel yapım bir beşer” olsa bile sonuçta ilgili ayetin hükmüne herkesten çok Efendimiz’in ve O’nun sevecen kolları arasında bulunan velilerin saygı duyacağından kim şüphe edebilir ki? Demek ki, ilgili ayeti çıkış noktası yaparak, bir insanın genelde gayb ile, özelde ise gelecekle ilgili hiçbir şey bilemeyeceğini söylemek olası görünmemektedir. Kaldı ki, tıpkı Efendimiz gibi, pek çok veliler de bazı olaylar veya kişilerin geleceğine ilişkin nice haberler vermişlerdir.
Özetle işin doğrusu şudur ki, gaybı Allah’tan başkasının bilmemesi kural, O’nun kalbine gayba ait birtakım bilgiler ilham ettiği kimseler istisnadır. O, dilediği vakit dilediği kimselerin kalbine engin sevgisi ile ilhamda bulunur. O yaptıklarından sorumlu olmadığı gibi, O’nun yapıp yapmayacağı işlere ipotek koymak ya da O’nun yerine geçerek kesin hükümler ilan etmek de hiç kimsenin haddi olmamalıdır. Gariptir; ama bazı Müslümanlar kendilerini Allah’ın yerine koyarak her şey ve herkes hakkında yargıda bulunmayı çok seviyorlar. Allah’ın onlar gibi düşündüğünden nasıl bu kadar emin olabiliyorlar acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.