Kilo Vermek İsteyenlere

Önceki yazımızın yorumlarına bakacak olursak, başı kilolarıyla dertte olanlar az değil sanırım. Hemen belirteyim ki, sağlıklı olduktan ve gündelik yaşamına rahatça devam ettikten sonra, birkaç kilo fazlanın kimseye zararı olmaz.

 
Son zamanların en meşhur reklam ürünlerinden biri de şüphe yok ki; zayıflama ürünleri. İnsanoğlu, yüz yılardır, ideal olanı aramakta. Lakin kime göre ve hangi çağa göre ideal olunmalı, isabet ettirilmiş değil. “Zayıf olmak mı, ideal kiloda olmak mı?” tercihi konusunda, bedenen ve ruhen sağlıklı olmak hangisi ise, o olmalı, diyenler çoktur sanırım.

Kilo ve yemek arasında doğal ve doğru orantı olduğu muhakkak. Bununla birlikte, her insanın farklı bir metabolizması var, tıpkı duygusal yönümüz gibi, anatomik yapımız da farklı ve değişken. Kilo konusunun kişiye özel bir durum olduğu kanaatindeyim.

Tüm bunlara rağmen, aşırı kilonun sağlık açısından riskler taşıdığı doğrudur. Ancak buradaki anahtar kelime; “aşırı”dır. Tüm aşırılıklar zaten büyük bir risk taşır. Bunun içindir ki, gerek ayetlerde, gerekse hadislerde aşırılıktan kaçınmak şiddetle tavsiye edilmiştir.
 
Dengede olmak, orta olmak yani yeterince ve gereğince olmak, en önemli koruyucu ve önleyici tedbirdir.

Konu “yemekle”

 açıldığına göre, neyi ne kadar yediğimizin önemli olduğunu hepimiz biliriz. Hal böyleyken, acaba neden ana haber bültenlerinde bir gün önce övülen, göklere çıkarılan bir besin maddesi, diğer bir gün başka bir haber bülteninde yerden yere vurulur? Mesela şu kırmızı et konusu; haber şöyle: Vazgeçemediğimiz kırmızı et zararlı mı? Haberin içeriğine baksan, tüm rahatsızlıkların kaynağı kırmızı et. Aynı ulusal kanal, bir başka gün bir başka haberde, soframızın baş tacı olarak sunuyor kırmızı eti. Vatandaş şaşkın, oysa haber detayda gizli; haberde kullanılan kilit sözcük nedir? Elbette “aşırı” sözcüğü. Her iki haberde de, yeterince yenilmezse ya da normalden fazla alınırsa cümleleri ilk baştan söyleniyor lakin görüntü daha önce algılandığı için söz havada kalıyor. Bu durum neredeyse tüm besin maddeleri için geçerli, dün yenmesini zararlı gördüğü bir besini yarın aslında bilindiği gibi değilmiş diyerek tavsiye etmeye başlıyor.

Ders kitaplarında, dengeli ve düzenli beslenme konusu anlatılırken, şu tarif yapılır; her besin gurubundan yeterli miktarda, zamanında yemektir. Medyada yer alan “beslenme” haberleri, nitelikten uzak nicelikle uğraşmaktadır sanırım.

 
Zayıflamaya gelince; neredeyse tüm iletişim kanalları, sosyal paylaşım ağları, gündelik konuşmalar, sağlık merkezleri “kendilerince” uyguladıkları yöntemleri reklam edenlerle dolu. Kimi canına yandığım acı biberle işi çözerken, kimi sporla bağlıyor işi, kimi hem ye hem kilo ver diyor, kimi kibrit kutusu kadar peynirle başlıyor işe. Duruma alaycı bir taraftan baktığım söylenebilir. Doğrudur da. Bunların hepsi, ilk başta dediğim gibi bence kişiseldir.

Bunca laftan sonra; “senin bir nasihatin olmayacak mı, bunca laf ettin”  diyenlere sözümüz var elbet; aşırıysa bir şey, risk vardır, çözümünde de aşırı gitmeyeceksin. Misal ben, sofradan kalktığımda yediğim kadarını tekrar yiyecek kadarken sofradan

kalkmaya özen gösteriyorum. Daha açık bir öneri; “Acıkmadan sofraya oturma, tam doymadan da sofradan kalk.” Peygamber önerisidir. 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi