Konya'da kendini bul
Yayınlanma:
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Mevlana'nın
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Mevlana'nın 738. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri'nin insanların kendilerine gelmeleri için bir vesile olduğunu söyledi.
Şimşekler, yaptığı açıklamada, Aralık ayında yurtiçinden ve yurtdışından bir çok kişinin, Mevlana'nın 738. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında 7-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek sema programları için Konya'ya gelmeyi arzu ettiğini belirtti.
Mevlana'yı ziyaret edenlerin son 5-10 yılda sadece Aralık ayında değil, tatil ayları başta olmak üzere diğer aylarda da Konya'ya geldiğini anımsatan Şimşekler, ''Bundan 10 yıl öncesine kadar Mevlana Müzesi'ne ziyaretçi sayısı yılda 1 milyon kişi ile sınırlı iken bugün yılda 2 milyon ziyaretçi Hz. Mevlana'nın türbesini ziyaret ediyor. Ziyaretlerin tanıtımla ilgisi olduğu kadar insanlarımızın manevi açlığıyla da ilgisi var'' dedi.
- ''Gel, ama kendine de gel...''-
Ziyaretçilerle ilgili olarak kendi gözlemlerini de anlatan Şimşekler, şunları kaydetti:
''İnsanoğlu maddi doygunluğa ulaştıkça manevi açlığından haberdar oluyor. İnsanlar artık günümüz Türkiye'sinde belli bir ölçüde de olsa maddi refaha ulaşmış konumda. Bu çerçevede maneviyatın peşinde koşuyor. Bu maneviyat halkalarından bir tanesi de Hz. Mevlana oluyor. Tabiki Hz. Mevlana denince akla sadece sema gelmemeli. Sema Hz. Mevlana ile özdeşleşen ve bizzat ilk görme, bilme, tanıma adına gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından önemli ritüellerden bir tanesi. Hz. Mevlana'ya gelen insanlardan hep biz şunu duyuyoruz; 'O mezarının karşısına durduğumuzda ney sesinde kendimizi düşünüyoruz, ne yapıyoruz, ne ediyoruz, bunu sorguluyoruz.' Bize göre de bu çok doğru bir şey. Hz. Mevlana'yı bir müze ziyareti gibi görmemek gerekir ancak Hz. Mevlana da normal bir insan. Nasıl bir mezar ziyareti dinimizde güzel bir şey ise onun mezarını ziyaret de normal bir mezar ziyareti gibi yapılmalı. Ama Hz. Mevlana'nın huzuruna gelen insanın, kendisinin de şiirlerinde dile getirdiği gibi önce kendisine gelmek için yapılan bir ziyaret olmalı. Evet, gelelim, gelelim ama, kendimize de gelelim.''
''Kendisine gelmekten tabirim şudur. Hayatın cilvesi, koşuşturması gereği maddi dünyanın içerisinde biz insanlar ne yaptığımızın çok farkında değiliz'' diyen Şimşekler, kişilerin sabahtan akşama kadar maddi dünyanın telaşesi ve koşuşturması içerisinde olduğunu vurguladı.
-''Maddi bağlantı insanın özgür olmasına engel''-
Mevlana'nın Mesnevi'de ''Kopart zincirleri ey oğul, daha ne zamana kadar altının ve gümüşün esiri olacaksın'' dediğini anımsatan Şimşekler, şöyle devam etti:
''Maddi bağlantı insanın özgür olmasına engel. Bu koşuşturma içerisinde haksızlık, hukuksuzluk da yapabiliyoruz. Belki gerektiği gibi dini vecibelerimizi yerine getiremiyoruz belki de gerektiği gibi insan haklarına riayet edemiyoruz. İşte Hz. Mevlana bizi bunlardan haberdar ediyor. Mevlana'ya gelmekle sadece sema töreni izlemek değil, sadece yapılan etkinlikleri izlemek değil, insanın kendisine gelmesi için, gönlündeki ışıktan haberdar olması ve o ilahi ışıkla önünü aydınlatması için bir vesile olmalı. Mevlana'nın dediği gibi, 'Bütün ilimlerin özü 'ben kimim, niçin yaratıldım, bu dünyaya niçin gönderildim. Bu dünyadan gerçek vatanıma gerçek sevgilimin yanına göçtüğüm zaman buradaki yaptıklarımın hesabını nasıl vereceğim ilmini bilmek'tir. Orada bu kendi içi muhasebemizi yaparak, bu dünyada ne yapıyoruz, ne ediyoruz diye bir iç muhasebe yaparak dünyadaki yapmış olduğumuz işleri biraz daha güzelleştirme adına bir çaba sarfetmeliyiz. Ayrıca sadece sema için değil,kongreler, konferanslar, sergiler ve diğer etkinliklerden de faydalanarak bilgilenmek için de Konya'ya gelmeliyiz.''
Anma törenlerinin bir vesile, bir araç olması, amaç olmaması gerektiğine dikkati çeken Şimşekler, ''Konya'ya gelip Hz. Mevlana'yı ziyaret ettiğimizde bütün dünya telaşesinden el çekerek, onun mezarının karşısında kendimizi sorgulayalım, eksik yönlerimizi görmeye çalışalım. O eksik yönlerimizin bertaraf edilmesi için oradan çıktıktan sonra çaba sarfetmeye dikkat edelim. Yine Mevlana, 'Bizim suyumuzda yıkanmayacaksan gelme, elbiselerini çıkartıp bizim denizimize dalmayacaksan gelme' diyor. Gelinecek yerden kasıt, denizden maksatvahdet denizidir. Tabiiki Allah'ın birliğidir. İslamiyet'in sadece şekilde değil gönülde de layıkıyla yaşanabilmesi için bir Mevlana davetidir. Oraya gelip de aynı şekilde gitmenin çok bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Oraya geliş insanın kendisini o bir süzgeçten geçirmesi, yaptıklarının, ettiklerinin bir muhasebesinin yapmasına vesile olmasını diliyorum. Ancak o zaman bize faydalı olur'' diye konuştu.
Etkinlikler, 17 Aralık'taki ''Şeb-i Arus'' programıyla sona erecek.
Şimşekler, yaptığı açıklamada, Aralık ayında yurtiçinden ve yurtdışından bir çok kişinin, Mevlana'nın 738. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında 7-17 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek sema programları için Konya'ya gelmeyi arzu ettiğini belirtti.
Mevlana'yı ziyaret edenlerin son 5-10 yılda sadece Aralık ayında değil, tatil ayları başta olmak üzere diğer aylarda da Konya'ya geldiğini anımsatan Şimşekler, ''Bundan 10 yıl öncesine kadar Mevlana Müzesi'ne ziyaretçi sayısı yılda 1 milyon kişi ile sınırlı iken bugün yılda 2 milyon ziyaretçi Hz. Mevlana'nın türbesini ziyaret ediyor. Ziyaretlerin tanıtımla ilgisi olduğu kadar insanlarımızın manevi açlığıyla da ilgisi var'' dedi.
- ''Gel, ama kendine de gel...''-
Ziyaretçilerle ilgili olarak kendi gözlemlerini de anlatan Şimşekler, şunları kaydetti:
''İnsanoğlu maddi doygunluğa ulaştıkça manevi açlığından haberdar oluyor. İnsanlar artık günümüz Türkiye'sinde belli bir ölçüde de olsa maddi refaha ulaşmış konumda. Bu çerçevede maneviyatın peşinde koşuyor. Bu maneviyat halkalarından bir tanesi de Hz. Mevlana oluyor. Tabiki Hz. Mevlana denince akla sadece sema gelmemeli. Sema Hz. Mevlana ile özdeşleşen ve bizzat ilk görme, bilme, tanıma adına gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından önemli ritüellerden bir tanesi. Hz. Mevlana'ya gelen insanlardan hep biz şunu duyuyoruz; 'O mezarının karşısına durduğumuzda ney sesinde kendimizi düşünüyoruz, ne yapıyoruz, ne ediyoruz, bunu sorguluyoruz.' Bize göre de bu çok doğru bir şey. Hz. Mevlana'yı bir müze ziyareti gibi görmemek gerekir ancak Hz. Mevlana da normal bir insan. Nasıl bir mezar ziyareti dinimizde güzel bir şey ise onun mezarını ziyaret de normal bir mezar ziyareti gibi yapılmalı. Ama Hz. Mevlana'nın huzuruna gelen insanın, kendisinin de şiirlerinde dile getirdiği gibi önce kendisine gelmek için yapılan bir ziyaret olmalı. Evet, gelelim, gelelim ama, kendimize de gelelim.''
''Kendisine gelmekten tabirim şudur. Hayatın cilvesi, koşuşturması gereği maddi dünyanın içerisinde biz insanlar ne yaptığımızın çok farkında değiliz'' diyen Şimşekler, kişilerin sabahtan akşama kadar maddi dünyanın telaşesi ve koşuşturması içerisinde olduğunu vurguladı.
-''Maddi bağlantı insanın özgür olmasına engel''-
Mevlana'nın Mesnevi'de ''Kopart zincirleri ey oğul, daha ne zamana kadar altının ve gümüşün esiri olacaksın'' dediğini anımsatan Şimşekler, şöyle devam etti:
''Maddi bağlantı insanın özgür olmasına engel. Bu koşuşturma içerisinde haksızlık, hukuksuzluk da yapabiliyoruz. Belki gerektiği gibi dini vecibelerimizi yerine getiremiyoruz belki de gerektiği gibi insan haklarına riayet edemiyoruz. İşte Hz. Mevlana bizi bunlardan haberdar ediyor. Mevlana'ya gelmekle sadece sema töreni izlemek değil, sadece yapılan etkinlikleri izlemek değil, insanın kendisine gelmesi için, gönlündeki ışıktan haberdar olması ve o ilahi ışıkla önünü aydınlatması için bir vesile olmalı. Mevlana'nın dediği gibi, 'Bütün ilimlerin özü 'ben kimim, niçin yaratıldım, bu dünyaya niçin gönderildim. Bu dünyadan gerçek vatanıma gerçek sevgilimin yanına göçtüğüm zaman buradaki yaptıklarımın hesabını nasıl vereceğim ilmini bilmek'tir. Orada bu kendi içi muhasebemizi yaparak, bu dünyada ne yapıyoruz, ne ediyoruz diye bir iç muhasebe yaparak dünyadaki yapmış olduğumuz işleri biraz daha güzelleştirme adına bir çaba sarfetmeliyiz. Ayrıca sadece sema için değil,kongreler, konferanslar, sergiler ve diğer etkinliklerden de faydalanarak bilgilenmek için de Konya'ya gelmeliyiz.''
Anma törenlerinin bir vesile, bir araç olması, amaç olmaması gerektiğine dikkati çeken Şimşekler, ''Konya'ya gelip Hz. Mevlana'yı ziyaret ettiğimizde bütün dünya telaşesinden el çekerek, onun mezarının karşısında kendimizi sorgulayalım, eksik yönlerimizi görmeye çalışalım. O eksik yönlerimizin bertaraf edilmesi için oradan çıktıktan sonra çaba sarfetmeye dikkat edelim. Yine Mevlana, 'Bizim suyumuzda yıkanmayacaksan gelme, elbiselerini çıkartıp bizim denizimize dalmayacaksan gelme' diyor. Gelinecek yerden kasıt, denizden maksatvahdet denizidir. Tabiiki Allah'ın birliğidir. İslamiyet'in sadece şekilde değil gönülde de layıkıyla yaşanabilmesi için bir Mevlana davetidir. Oraya gelip de aynı şekilde gitmenin çok bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Oraya geliş insanın kendisini o bir süzgeçten geçirmesi, yaptıklarının, ettiklerinin bir muhasebesinin yapmasına vesile olmasını diliyorum. Ancak o zaman bize faydalı olur'' diye konuştu.
Etkinlikler, 17 Aralık'taki ''Şeb-i Arus'' programıyla sona erecek.
Kültür Sanat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.