
Millet Ne, Halk Kim?
Başlığımızda kullandığımız iki kavram, kimi zaman birbirleri yerine kullanılabilmektedir. Ancak ne millet, halk kavramı kadar dardır, ne de halk, millet kavramını ve çevresini kapsayacak kadar geniştir.
Günümüzde kimi zaman halk ve millet kavramları kendi tanımlarının algılama şekil ve durumlarına göre siyasi ve politik argümanlar olarak kullanılmaktadır. Halk Partisi ya da Millet Partisi tamlamalarının kesinlikle farklı algılandığı ve duyanların her ikisinden farklı yönler ve politikalar anladığı muhakkak.
Millet kavramı, Arapça kökenli bir kelime olmakla birlikte, yılardır süregelen kullanımıyla Türkçenin malı haline gelmiştir. Millet bugün ve geçmişte var olmuş nesillerle birlikte aynı zamanda gelecekteki nesilleri de kapsar. Halk sözcüğü ise belli bir dönemde yaşayan insanları ifade eder; bu haliyle canlı ve henüz elle tutulur fiziki dünyaya ait bir kavramdır.
Batı düşünce yapısında “nation” kavramı “millet” olarak ifade edilmiştir. Bu ise, dil, ırk, ortak kültür ve ortak tarih özelliklerine sahip insan topluluğu anlamına gelir. Buna karşın, millet kavramının inanç ve dinle ilgili olduğu da söylenebilir. Bununla birlikte “millet” kelimesi Arapçadan dilimize bir başka mana kazanarak girmiş, bu manasıyla dilimizin öz malı haline gelmiştir. Bin yıldan beri dilimizde, edebiyatımızda, bugünkü manasını kazanmış, varlığımızı ifade edebilecek muhtevaya ve güce kavuşmuştur
Sert ve katı çizgilerle millet kavramını ideolojik yapı içerisinde düşünürsek, bölücü, yıkıcı, ırkçı bir halka dönüşebiliriz. “Milliyetçi akımlar” dediğimiz zaman dünya tarihinde uzun yıllar devam eden savaş ve kargaşa yılları hatırlanır.
Millet kavramını kan, ırk, ideolojik ve politik çerçeve yerine daha insancıl ve bir kader konusu olarak algıladığımız zaman insanlığın dinamizmini canlı tutan bir anlayışa kavuşabiliriz. Diğer insanlarla ilişkilerimizi, irtibatımızı sağlayan pek çok etken ve bağ vardır. Beni yanımdaki ile kan ve dostluk bağı olmadan doğal bir yolla bağlayan en kuvvetli bağ aynı milletten olmamızdır.
Milletin oluşmasında aynı dili konuşmak, aynı toprakları vatan olarak benimsemek, aynı tarihsel olaylarla hüzünlenip, heyecan duymak, aynı inancı paylaşmak ve aynı değerlere sahip olmak aidiyet duygusunu geliştirir ve bu duygu sosyolojik bir bütünün oluşmasına yardım eder. Sonucunda belli özelliklere kavuşan millet oluşur.
Milletlerin oluşumunda etkili olan unsurlar; dil, din, vatan, zaman, ülkü, ortak menfaatler ve ortak egemenlik altında yaşama isteği gibi öğelerdir. Dil, zaman, aynı toprak gibi unsurlar fiziki yapıyı oluştururken, din ve ortak menfaatler metafizik boyutu oluşturur. Millet, inanç birlikteliği ile olgun ve seviyeli bir yapıya kavuşur. Halkın refah ve huzurundan bahsederken dinin yani manevi derinliğin gücünü görmezden gelenler büyük bir yanılgı içine düşmüşlerdir.
Şimdi halk için çalıştığını ve halkı için var olduğunu söyleyen birinin, millet kavramına yüklediği anlam muhtemelen ideolojik olacaktır. Halk için uğraşmak fiziki bir durumdur ve güne aittir. Şüphesiz halkın refah ve huzuru, o dönemde yaşayan insanları mutlu edecektir. Lakin millet için çalışmak, bir gaye ve hedef olarak kafamızın bir köşesinde yer almalıdır. Bununla birlikte millet olgusunun sosyolojik bir vakıa olduğu unutulmamalıdır. Millet, hava gibi, su gibi, toprak gibi gerçektir.
Millet, statik değil dinamiktir. O tarihin teknesinde yoğrulup günümüze gelmiştir. Ait olunan milletin daha ileriye gitmesi için uğraşmak, tüm insanlığın malı olabilecek bir eseri kendi milleti adına bırakmak, bu sosyolojik gerçekliğe en uygun olanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.