Nisan yağmuru da artık masum değil

Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ergün Pehlivan, salt bir geleneği yaşatma uğruna Nisan yağmurlarının toplayıp içmesinin sağlık açısından tehlike arz oluşturabileceğini söyledi.Pehlivan, Anadolu'da yağmurun en bol olduğu ve hububatın suya ihtiyaç duyduğu dönemde yağan Nisan yağmurlarının, bolluk ve bereket anlamına geldiğini söyledi.

Hatta Nisan yağmurlarının şifalı olduğuna inananların sayısının azımsanamayacak kadar çok olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, ''Bu sebeple olsa gerek; günümüzde sayıları giderek azalsa da Anadolu'nun birçok yerinde Nisan yağmuru biriktirme geleneği vardır. Bu gelenek kırsal bölgelerimizde çeşitli şekillerde yaşatılmakta ve yağmur yağarken leğen benzeri geniş ağızlı kaplar, açık alanlara bırakılarak, içine yağmur sularının dolması sağlanmakta ve burada biriken sular da daha sonra bidonlara aktarılarak çeşitli şekillerde kullanılmaktadır'' dedi.

Pehlivan, saçları uzamayanlar başlarını bu Nisan yağmuruyla yıkarken, temiz kaplarda toplanan suların, baharın bolluk ve bereket getirmesi ya da hastalıklardan arınma düşüncesiyle içildiğini anlattı.

-İÇMELİ Mİ, İÇİLMEMELİ Mİ?-

İçme su kaynaklarını destekleyen en önemli kaynaklardan biri olan yağmurun okyanus, deniz, göl ve diğer su kaynaklarının buharlaşması ve su buharı şeklinde oluşan bulutların soğuyarak yer yüzüne dönmesiyle oluştuğunu dile getiren Pehlivan, şunları kaydetti: ''Ancak artan nüfus, çarpık gelişen şehirleşme ve sanayi ile birlikte çevre hor görülmüş, insan eliyle kirlenen hava, aldığı bu kirliliği suya aktardığından, yağan Nisan yağmurlarını toplayıp doğrudan içip içmeme tartışılan konulardan birisi haline gelmiştir. İlkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla birlikte bitki ve ağaçların çiçek tozları, reçine, eterik yağları (bitki kaynaklı, ağır kokulu yağlar) ve çiçek polenleri rüzgar ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığı için, havadaki bu zerrecikler Nisan yağmurlarıyla birlikte yer yüzüne düştüğünde toprak için ve toprakta yetişen bitkiler için önemli yarar sağladığı bir gerçektir. Ancak bu suların doğrudan içilip içilemeyeceği konusu tartışma götürür. Zira; havadaki kirleticilere ve partiküllere bağlı olarak, yağan yağmur suları kirlendiğinden dolayı içilemez, içilmemelidir.

Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile....-

Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde; otomobil egzozundan çıkan, sanayi tesislerinden ve konutlarda ısınma amaçlı kullanılan yakıtlardan gelen yanma gazları içinde bulunan, karbonlu ve kükürtlü ve azotlu maddeler (karbondioksit, kükürtdioaksit ve azot oksitler) ve çok sayıda zararlı kimyasal madde parçacıkları, yağmur suyunda asit oluşumuna sebep olmakta, bu asitte bırakın doğrudan içilmesi durumunda verdiği zararı, bitkiye, tarihi eserlere ve hatta eşyalara, yapı malzemelerine dahi büyük zararlar vermektedir. Asit yağışı olarak tabir edilen bu zararlara en fazla yanma gazlarından kükürtdioksit gazı sebep olmakta, oluşan sülfürük asit de, asit damlaları şeklinde yeryüzüne indiğinde insana, hayvana ve bitkiye zarar vermekte toprağın da asit dengesini bozmaktadır. 2 ile 7 gün arasında havada asılı kalabilen bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir. Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bile yağmursuyu hafif asidik karakterdir ve ph derecesi 5.6 civarındadır.''

Bu yüzden havası kirli yerlerde yağmur sularının faydadan çok zarar veren bir durum oluşturduğuna dikkat çeken Pehlivan, ''Havanın temiz ve kirletici unsurların olmadığı yerlerde yaşayanların dışında kalanların sırf bir geleneği yaşatma uğruna Nisan yağmurlarını toplayıp içmeleri sağlık açısından bir tehlike arz edebilir. Bu gibi yerlerde hava kirleticileri ile kirlenen bu sular; mikrobiyolojik ve kimyasal olarak içme suyu arıtma tesislerinde temizlendiğinde ancak içilebilir bir hale gelmektedir'' diye konuştu.

Pehlivan, vatandaşların Nisan yağmurlarını içme geleneğini bir kenara bırakmasının sağlıkları ve gelecekleri açısından daha yararlı olacağını sözlerine ekledi.