Paris dopingi
Fransa’daki terör saldırısı endişe edildiği gibi Müslümanlara yönelik yeni bir düşmanlık dalgasının gerekçesi oldu. Batı medyası üzerinden servis edilen İslamofobik yayınlar ile Avrupa kamuoyu Müslümanlara karşı harekete geçirilirken ırkçı gruplara da İslam düşmanlığı tezi için alabildiğine kamuoyu oluştu. Daha önce yabancı düşmanlığı, Türk düşmanlığı, mülteci düşmanlığı şeklinde kendini gösteren ayrımcılık bugünlerde İslam ve Müslüman düşmanlığı şeklinde yeniden formatlanıyor. Aynı kampanyaya destek veren Avrupalı siyasi çevrelerle medya grupları, Batılı ülkelerin yıllardır terör konusundaki iki yüzlü tavırlarını, ortak mücadeleye katılmayışlarını sorgulamaktan uzak duruyor.
ANKARA’DAN NET ÇIKIŞ
Paris’teki saldırıya Türkiye net tavır alır ve Ankara, terörün her çeşidini tereddütsüz reddedip Fransa’ya her konuda işbirliği çağrısını yinelerken, aynı hassasiyetin Avrupa medyasında ve hükümetlerinde olmaması dikkat çekici. Türkiye’nin bazı terör örgütü mensuplarını ev adreslerine kadar bu ülkelere bildirdiği ancak hiç birinden sonuç alınamadığı ifade ediliyor.
YENİ BÖLGESEL HESAPLAR
Fransa’nın doksan bin polisle önceki gün yürüttüğü operasyon dünya genelinde yeniden terör alarmı verilmesine yol açtı. Son günlerde Avrupa’da ırkçı gösterilerin tırmanması, Türkiye’de de terör saldırılarının artma eğilimine girmesi, Paris saldırıları sonrasında Yemen’e operasyon yapılacak söylentilerinin dile getirilmesi “yeni bölgesel hesaplar mı var” sorularını gündeme getirdi.
AYNI GÜN 2 BİN ÖLÜ
Irkçı gruplar sosyal medyadan “bütün Müslümanları öldürelim” kampanyası başlatırken Avrupa hükümetleri ve medyası, yıllardır Filistin, Irak, Suriye, Nijerya gibi ülkelerde binlerce insanın ölümüne ses çıkarmadı. Mesela, Charlie Hebdo dergisine yapılan baskında 12 kişinin öldüğü gün Nijerya’da Boko Haram tarafından 2 bin insan katledildi. Suriye, Irak ve Afganistan’da onlarca çocuk ve kadın can verdi.
‘CHARLIE DEĞİLİZ’ ÇIKIŞI
Bu arada, Batı’daki iki yüzlü, çelişkili ve sadece kendini düşünen tavrını paylaşmayanlar da sesini yükseltmeye başladı. Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırıyı “Hepimiz Charlie’yiz” sloganıyla İslam karşıtı bir stratejiye dönüştürmek isteyen neo-ırkçılara karşı çıkanlar da var. Bu çevreler, Türkiye gibi ülkelerin makul ve soğukkanlı yaklaşımına, terör konusundaki net tutumuna benzer tavır almaya başladı. Özellikle Avustralyalı medya baronu Rupert Murdoch’un saldırıdan bütün Müslümanların sorumlu tutulması gerektiği şeklindeki yaklaşımına karşı çıkan bazı batılı çevreler tepkilerini, “Biz Charlie değiliz” sloganıyla dile getirdi.
Yemen askeri müdehale senaryosu
Fransa ve Batı basınında Paris’de 20 kişinin hayatını kaybettiği katliamda öldürülen saldırganların Yemen el Kaide’sine bağlı olduğu, saldırganların Yemen’de eğitim gördüğü, buradan emir aldığı yönünde haberler ağırlık kazanıyor. Bu haberler Yemen'e müdahale senaryosunu akıllara getirdi. Paris’te Charlie Hedbo saldırısının zanlıları vurularak susturulduktan sonra el Kaide üyesi olduğunu iddia eden bir kişi de çeşitli medya kuruluşlarına gönderdiği bildiride saldırının sorumluluğunu Yemen el Kaide’sinin üstlendiğini iddia etti. Fransız televizyon kanallarından BFM TV ise saldırganlarla konuştuklarını ve emri Yemen El Kaidesi’nden aldıklarını ileri sürdü.
‘Mizahçı değil provokatörler!’
ABD’nin en etkili katolik gruplarından Dini ve Sivil Haklar için Katolik Birliği, Fransız mizah dergisinin kendi sonunu hazırladığını söyledi. Katolik Birliği Başkanı “Müslümanlar kızmakta haklı” başlıklı açıklamasında Charlie Hebdo’nun ‘hoşgörüsüz’ ve gazetecilik geçmişinin ‘iğrenç’ olduğu belirtildi. Derginin sürekli provokasyon yaptığına işaret eden Donohue, “Derginin yayımcısı Stephane Charbonnier, saldırı sırasında hayatını kaybetti. Şu oldukça üzücü ki, o ölümünde kendisinin ne kadar çok payı olduğunun farkında değildi. Eğer o kadar kendini beğenmiş olmasaydı şimdi yaşıyor olabilirdi.” dedi. Bill Dononue Fox News’te katıldığı bir programda öldürülen Charlie Hedbo çalışanlarını “mizahçı kılıklı pornocular” diyerek anmıştı.
Kolibali bulundu eşi kayıp
Paris’te önceki gün Yahudilere ait bir “koşer markette” rehine eylemi gerçekleştiren Ahmedi Kolibali’nin yerdeki cesedi görüntülendi. Eylem sırasında Kolibali’nin yanında olduğu söylenen eşi Hayat Boumeddiene ise aranıyor. Polis kaynakları, saldırı esnasında ve operasyon sonunda üç rehinenin öldüğünü, beş rehinenin yaralandığını, kadın ve çocukların aralarında bulunduğu birçok rehinenin serbest kaldığını bildirdi.
Başkomiserin şüpheli intiharı
Paris’te Charlie Hebdo dergisine kanlı baskın düzenleyen saldırganların öldürülmesinden sonra olayı araştırmakla görevlendirilen 45 yaşındaki başkomiser intihar etti. Başkomiser Helric Fredou’in intihar ettiği açıklamaları soru işaretleri doğurdu. Fransız Polis Sendikası, Helric Fredou’in intiharını depresyon olarak açıklarken, arkadaşları ise Limoges Kriminal Soruşturma Bölümü Müdür Yardımcılığı görevini yapan Fredou’in intihar edecek kadar sorunu olmadığını, ölümünün şüpheli olduğunu belirttiler.
Batı’ya verilen paralel sinyal
Yıllardır batılı ülke istihbaratlarının desteklediği örgütlerin hedefi her zaman Müslüman ülkeler ve toplumlar oldu. Sadece Irak ve Suriye’de bu örgütlerin öldürdüğü insan sayısı olağanüstü boyutlara ulaştı. Söz konusu örgütlerin sadece Avrupa’yı hedef aldığı tezinin yanlışlığı ortada iken, terörden, devlet teröründen büyük acılar çekenler Müslüman ülkeler iken Batılı ülkeler bu konuda işbirliği yapmamayı tercih etti. Terör ne zaman kendilerini vursa o zaman seslerini yükseltiyorlar. Türkiye’de darbe girişiminde bulunan paralel çevrelerin, bütün medya güçleriyle, lobileriyle tam da bugünlerde Batı’ya sinyaller vermesi, Türkiye’yi terörle özdeş gösterme çabaları da operasyonun bir parçası olarak nitelendiriliyor. Bu sinyallerin, Türkiye’de de terörün tırmandığı bir zamana denk gelmesi, Türkiye’yi daha endişe verici bağlantıların olup olmadığı gibi bir gerçekle karşı karşıya bırakıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.