'Püskevit' marka olma yolunda

Püskevit marka olma yolunda
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "püskevit", "Kanal İstanbul" sözlerine ilişkin patent başvurularında yasal sürecin devam ettiğini, bunların markalaşacağını söyledi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, "püskevit", "Kanal İstanbul", "Atma Recep din kardeşiyiz" sözlerine ilişkin patent başvurularında yasal sürecin devam ettiğini, herhangi bir yasal engel bulunmadığı takdirde bunların markalaşacağını söyledi.
Bakan Ergün, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında "Patent ve Faydalı Model, Marka, Coğrafi İşaretler ve Endüstriyel Tasarım" verilerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Yaşanan küresel ekonomik krize değinen Ergün, Türkiye'nin güçlü, makroekonomik yapısıyla, bu tartışmaların dışında yer alan ender ülkelerden birisi olduğunu söyledi. Türkiye'nin dünyada yaşanacak her gelişmeye cevap verebilecek sağlam bir ekonomik zemine sahip olduğuna işaret eden Bakan Ergün, bu konuda ekonomik verileri örnek  gösterdi. Bütçe'nin, yılın ilk yarısında son 41 yılın en başarılı performansını göstererek 2.9 milyar lira fazla verdiğine dikkat çeken Ergün, "Sadece bu rakam dahi, Türkiye'de ne kadar samimi ve akılcı bir ekonomi yönetimine sahip olduğumuzu gösteriyor. Sadece mali yapımız itibariyle değil, özel sektörün dinamizmi açısından da son derece başarılıyız" dedi.
Türkiye'nin 2010 yılında yüzde 8.9 gibi yüksek bir büyüme oranına ulaştığını, bu yılın ilk çeyreğinde de yüzde 11 oranında büyüdüğünü belirten Ergün, şunları söyledi:
"Mayıs dönemi işsizlik rakamlarına baktığımızda, bir sene öncesine göre 1 milyon 400 bin vatandaşımıza istihdam sağlayan bir ekonomiye sahibiz. Türkiye, yoluna emin adımlarla ilerlerken, aynı zamanda kendini geliştirmeye devam edecektir. Bundan sonraki süreçte, çok daha kaliteli, ileri teknolojili ve yüksek katma değerli üretim yapan bir ekonomiye dönüşeceğiz. Yeni ismi ve yapılanmasıyla Bakanlığımız, bu dönüşüm sürecinde çok önemli bir rol üstlenecektir. Bakanlığımız, artık bütün enerjisini ülkemizin üresel rekabet gücünü artıracak alanlara harcayacaktır. Sınai mülkiyet hakları, hiç şüphesiz küresel ekonomik rekabetin en etkili araçlarından birisidir. Bütün gelişmiş ekonomilerde, sınai mülkiyet haklarının çok önemli fonksiyonlar icra ettiklerini görüyoruz."
Türkiye'nin son 9 yılda, hayatın her alanında yakaladığı ivmeyi sınai mülkiyet haklarına bakılarak da görülebileceğini söyleyen Ergün, Türkiye'nin, son yıllarda marka ve endüstriyel tasarım başvurularında, Avrupa'nın en çok başvuru yapılan ilk üç ülkesi arasına girdiğini ifade etti. Ergün, "2010 yılında, patent ve faydalı model başvuru sayıları tarihimizde ilk defa 11 bini geçmiştir. Burada önemli bir hususun altına çizmek istiyorum: Başvuru sayılarındaki artış, sadece geride kalan zamanda önemli işler aptığımızı göstermiyor. Sınai mülkiyet hakları, bir meyve olduğu kadar, aynı zamanda geleceğe atılan tohumlar gibidir. Bundan sonra geri dönüşleri takip edeceğiz. Bunların ne kadarı ürüne dönüşüyor, bunların da takibini yapacağız" diye konuştu.
Bakan Ergün, 2011 yılının ilk yarısında, sınai mülkiyet başvuruları açısından yine oldukça olumlu gelişmeler yaşandığını belirterek şöyle konuştu:  "Bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, patent ve faydalı model başvuru sayısı yüzde 23 artışla 6 bin 616'ya, marka başvuru sayısı yüzde 28 artışla 54 bin 514'e ve endüstriyel tasarım sayısı yüzde 22 artışla 19 bin 794'e yükselmiştir. Bu dönemde, sınai mülkiyet başvuruları toplamda yüzde 26 oranında çok önemli bir artış göstermiştir. Geçmiş yıllarda, özellikle patent başvurularında, yabancı ağırlığı oldukça fazla iken, son yıllarda yerli başvuru sayılarının artış göstermesi de ayrıca nemlidir. Zira yabancıların burada üretim yapmaları, buraya teknoloji transferi yapmaları elbette gereklidir. Ancak teknolojinin ve tasarımın bizatihi ülkemizde yapılması, çok daha fazla katma değer oluşturacaktır. Yerli başvuru sayısındaki artış, reel sektörümüzün ve özellikle KOBİ'lerimizin de bu önemli konuda daha bilinçli hareket ettiklerini göstermektedir. KOBİ'lerin 'kendi yağımızla kavruluruz, teknoloji, AR-GE, markalaşma gibi işler bizi aşar' gibi bir mantıkla hareket etmeleri kesinlikle doğru eğildir. Tam tersine, KOBİ'ler esnek ve dinamik yapılarıyla, yeni ürünlerin, yeni teknolojilerin, yeni tasarımların adresi haline gelmelidirler. Yerli patent ve faydalı model başvuruları, geçen yılın 6 ayına göre yüzde 23 oranında artmış, patent ve faydalı model başvuruları içinde yerli başvuruların oranı ise yüzde 56'ya yükselmiştir. Türkiye'nin üretim ve ihracatının içinde ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin payını yüzde 5 seviyesinden yüzde 20'lerin üstüne çıkarmamız gerekiyor. Bu edenle, hem toplam başvuruların hem de bu başvurular içinde yerli oranının artması, geleceğimiz adına umut vericidir"
"KENDİ KENDİNİ TEMİZLEYEN PERDE, SENSÖRLÜ BASTON, KAYBOLMAYAN KUMANDA"
Yapılan ilginç patent başvuruları hakkında bilgi de veren Bakan Ergün, "Mesela bir tekstil firmamız, kendi kendini temizleyen bir kumaş için başvuruda bulundu. Bu buluşta, kumaş güneş ışığına veya eşdeğer bir suni ışığa temas ettiğinde, kendi kendini temizlemektedir. Böylece perde, döşemelik kumaş, nevresim, masa örtüsü, yorgan, havlu gibi ürünlerde bulunan yağ, çay, kahve veya meyve suyu gibi lekeler kolayca temizlenecektir. Su kaynaklarının giderek azaldığı bir dünyada bu tür bir buluşun yoğun talep örme ihtimali son derece yüksektir. Bizim tekstil gibi sektörlerde ucuz işgücü, ucuz hammadde gibi alanlardan ziyade, işte böyle ürünlerle rekabet etmemiz gerekiyor. Görme engelliler için tasarlanan sensörlü baston, galoş giydirme makinesi ve kaybolmayan kumanda gibi başka dikkat çekici başvurular da mevcuttur" dedi.
Yıl sonunda patent ve faydalı model başvurularının 14 bini, marka başvurularının 100 bini, endüstriyel tasarım başvurularının da 40 bini aşacağını tahmin ettiklerini belirten Ergün, başvuruların en çok olduğu illerin başında İstanbul, Kocaeli, İzmir, Ankara ve Bursa'nın geldiğini ifade etti. Ergün, Bartın İşi Tel Kırma, Boyabat Çemberi, Oltu Çağ Kebabı, İskilip Dolması, Hellim Peyniri, Taşköprü Sarımsağı ve İznik Çinisi gibi, coğrafi işaret başvuru ve tescil sayılarının da sürekli artıyor olmasının endilerini sevindirdiğini belirterek, "2011 yılının ilk 6 ayında da İspir Kuru Fasulyesi, Sivas Köftesi, Kale Biberi, Konya Etli Düğün Pilavı, Karamürsel Sepeti, Safranbolu Safranı, Mardin Taşı ve Bergama Kozak Çam Fıstığı coğrafi işaret olarak tescil edildi. Şu an 146 tescilli coğrafi işaretimiz bulunmaktadır, 133 başvuruyla ilgili işlemler de devam etmektedir. Bu yıl yapılan başvuruların yüzde 60'ının online yapılmış olması, Patent Enstitüsü'nün çalışmaları hızlı yapması ve bürokrasinin azalması çısından çok önemlidir. Bu yılın ilk yarısında yapılan online başvuru sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 oranında yükselmiştir" dedi.
Ergün, başvurularla ilgili her türlü bilgiye Enstitü'nün internet sitesinden ulaşılacağını bildirdi. Ergün, hükümet olarak, yeni dönemde, ağırlıklı olarak mikro reformlara yöneleceklerini, sektör ve işletme bazında politikalar üreteceklerini söyledi. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ergün, bir soru üzerine son zamanlarda patent başvurusundaki artışın farkındalıktan ve üreticilerin artık bu konuda daha bilinçli olmasından kaynakladığını ifade etti. Ergün, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin seçim meydanlarında söyledi ve fenomen olan "Püskevit" başta olmak üzere "Kanal İstanbul" ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yine seçim meydanlarında söylediği "Atma Recep din kardeşiyiz" sözleri için yapılan başvurulara ilişkin soru üzerine, yasal
sürecin devam ettiğini söyledi. Ergün, hukuki bir engel bulunmadığı takdirde bu sözlerin markalaşacağını söyledi.
"TÜRK FUTBOLUNUN BU TARTIŞMALAR İÇERİSİNDE OLMASI SON DERECE ÜZÜCÜ VE YANLIŞ"
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyeceğine ilişkin verilen kararla ilgili soru üzerine Bakan Ergün, şunları söyledi:
"Konunun hukuki çerçevesi nasıldır onu bilmiyorum. Türk futbolunun son zamanlarda bu tür tartışmalara maruz kalmasından da son derece üzüntülüyüm. Kamuoyunun çok büyük bir kesimi tarafından ilgiyle takip edilen futbol, bu tür tartışmaların içinde kalmamalı. İşin tarafları bu konuda büyük bir özen göstermeliydiler. Türk futbolunun bundan çıkaracağı dersler olmalı. Sadece Fenerbahçe ile ilgili konuşmak doğru değil. Bugün Fenerbahçe tartışılır yarın başka bir takım tartışılabilir. Türk futbolunun bu artışmalar içerisinde olması son derece üzücü ve yanlış. Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor katılacak. Bu üzüntümüzü Trabzonspor'un başarısıyla telafi etmiş oluruz. Uluslararası bir arenaya konunun taşınması bizim açımızdan üzücüdür."
Fenerbahçe'nin bu durumunun ekonomi üzerinde etkisine ilişkin bir soru üzerine Ergün, bunun futbol ekonomisini etkileyebileceğini ancak genel ekonomiyi etkilemeyeceğini ifade etti.
Cari açıkla ilgili bir soru üzerine Ergün, bazı çevrelerin enflasyon, bütçe açığı, ekonominin kötü gidişi gibi konuşamayınca cari açığı gündeme getirdiğini söyledi. Cari açığın toplumu endişeye sevk edecek boyutta olmadığını belirten Ergün, "Cari açığını Türkiye ekonomisi üzerinde risk olarak gösterilmesi doğru değil" dedi.
Teşviklerle ilgili soru üzerine Ergün, teşviklerin uyuşturucu gibi olmaması gerektiğini söyledi. Teşviklerin ilaç gibi dozunda verilmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, teşviklerin fazla verilmesi durumda tıpkı ilaçlardaki bağımlılık yaratacağını ifade etti. Türk müteahhitlerin Libya'ya terör dönmesine ilişkin bir soru üzerine ise Ergün, "Biraz izleyelim. Çok erken. Ona göre karar verilir" dedi.
Bir soru üzerine Ergün, Kürtçe dahil olmak üzere pek çok dilde patent başvurusu olduğunu ifade etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.