"Suriye konusunda hemfikiriz''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Pakistan Başbakanı Navaz Şerif Başbakanlık'taki görüşmenin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi.
Soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "Suriye'nin dün düşürülen helikopterinin tespit edilmesi ve vurulması sürecinden siyasi otoritenin haberi olup olmadığı" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Biz silahlı kuvvetlerimize belli alanlarda, belli yerlerde yetki veririz, yetkilendiririz. Bildiğiniz gibi Suriye konusunda özellikle angajman kurallarına yönelik yetkilenmeyi yaptık bundan birkaç ay önceydi benim de bu konuya yönelik açıklamalarım vardı. 'Eğer sınır ihlalleri olacak olursa angajman kuralları işletilir, bunun bilinmesini isteriz' diye bunu defatle açıkladık. Bu olayda da 2 kilometre kadar bir sınır ihlali söz konusu ve bu sınır ihlali sebebiyle de 14.25 gibiydi, bu saatte uyarılara da kulak asmayınca bu defa kurallar işletilmiştir ve silahlı kuvvetlerimiz tarafından da orada gereği yapılmıştır, olay budur."
"ABD ve Rusya'nın Suriye'deki kimyasal silahları tasfiye planının Türkiye'nin bundan sonraki pozisyonunu nasıl etkileyeceği" sorusu üzerine ise Erdoğan, burada ısrarla bir konu üzerinde durmak istediğini, çok ciddi bir dezenformasyonla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yanlış mıdır? Değil, o da doğru. Sadece kimyasal silahlar üzerinden hep hareket ediyoruz. Niçin sadece kimyasal silahlar üzerinden hareket ediyoruz? Kimyasal silahı kullanmak da suçtur, konvensiyonel silahları kullanmak da suçtur. Bir tanesinde bin 700 kişi şu ana kadar bize gelen listede ölüm söz konusu, öbüründe de 110 bine yakın insan öldürüldü. Fakat 110 bine yakın insanın ölümü gözardı ediliyor, bu konuşulmuyor, sürekli olarak bu bin 700 konuşuluyor. Olaya böyle baktığımız zaman ortada adeta bir soykırım söz konusu. Kaldı ki bunlar tespitli olanlar. 200 bin kadar da tespitli olmayan var. İşin üçüncü bir boyutu var, o da göç boyutudur, iltica boyutudur. Bakın şu anda 7 milyon insan sığınmacı konumundadır. Bunun 5 milyonu ülkesinin içinde göçmen olmuştur, 2 milyonu farklı ülkelere gitmiştir, 500 bini bizim ülkemizdedir, 1,5 milyonu da Lübnan ve Ürdün ağırlıklı olarak buralardadır."
Türkiye olarak burada "Açık kapı" politikasıyla kapılarını açtıklarını, Suriyelilere ev sahipliği yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ama hala dünya bunları görmüyor. St. Petersburg'da bunları gündeme getirdik, orada bunları konuştuk. ABD, Rusya ne yapar? Siz şimdi bu soruyu soruyorsunuz, biz de diyoruz ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ne yapar? Sayın Obama, St. Petersburg'da şu ifadeyi kullandı, 'BM Güvenlik Konseyi felç olmuştur' dedi. Bu tablo öyledir, felç tablosudur ama bu felç olan BM Güvenlik Konseyini de düzeltmek herhalde oradaki birinci derecede daimi üyelerin sorumluluğundadır, ondan sonra da tabii ki tüm BM üyelerinin sorumluluğu dahilindedir. Bu adımı atmak insanlığın susadığı şu barışa hep birlikte hizmet etmek bizim görevimizdir diye düşünüyorum."
"Afgan kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz"
Pakistanlı bir basın mensubunun, “NATO gücünün Afganistan’dan çekilmesinin ardından, Türkiye bu ülkenin güvenliğine nasıl katkıda bulunacak?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Gerek NATO nezdinde gerek Afganistanlı kardeşlerimize bizler mümkün olduğunca son ana kadar Afganistan’ın güvenliği için, tabi ki NATO ile de yapacağımız görüşmeler çerçevesinde burada kalmaya devam edeceğiz. Gelişmelere göre de nihai kararımızı vereceğiz. Şu anda bazı çekilmeler farklı ülkeler tarafından oldu, oluyor. Biz ise Afganistanlı kardeşlerimizin yanında olmaya, özellikle oradaki lojistik desteklerimizi kendilerine vermeye, şehirlerin yapılanmasında, değişiminde özellikle Vardak bölgesinde bunlara devam ediyoruz, yine devam edeceğiz."
"İş birliği anlaşmaları yakından takip edilecek"
Başbakan Erdoğan, Pakistanlı diğer bir basın mensubunun, "İmzalanan iş birliği anlaşmalarının hayata geçirilmesi için neler yapılacağı ve Afganistan'a barışın erken getirilmesi konusunda nelerin yapılması gerektiğiyle ilgili" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Aramızdaki yüksek düzeyli ki bunu inşallah stratejik konseye dönüştüreceğiz. Her iki tarafın dışişleri bakanlıklarının sekreteryasında götürülüyor, yürütülüyor, onlar tarafından takip ediliyor. Tabi ayrıca da bakanlıklarımız kendi aralarında bu süreci çok sıkı bir şekilde takip etmekte ve bunların kararlılığıyla da zaten netice alacağız. Bir yıl Türkiye'de, bir yıl Pakistan'da olmak suretiyle bugüne kadar nasıl geldiyse bunlardan sonra da başbakanların nezaretinde de adeta bakanlar kurulu toplantımızı yapacağız. 'Bu yıl ne yaptık, önümüzdeki yıl ne yapacağız?' Bunu sürekli çek edeceğiz."
Afganistan’a barışın getirilmesi konusunda Afganistan, Pakistan ve Türkiye arasında üç ülkenin cumhurbaşkanlarının sürdürdüğü bir sürecin olduğunu belirten Erdoğan, üç ülkenin atacağı adımların Afganistan'daki barış sürecini çok olumlu istikamette etkileyeceğine inandığını söyledi.
Erdoğan, bu süreçte kararlılıklarının devam ettiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
"Bu kararlılık bundan sonraki sürece de yansıyacaktır. Böylece Pakistan'daki yeni hükümet ve yeni cumhurbaşkanı ile Afganistan'daki mevcut hükümet ile Türkiye'de şu anda mevcut yapı bu konuda zaten mutabık. Temennim o ki Afganistan'da bir an önce çok daha güçlü bir yapı oluşsun, barış zemini oluşsun, Pakistan’a olumsuz yansımalar olmasın. Bildiğiniz gibi maalesef terör örgütleri Pakistan’a kaçıyor, Pakistan'dan aynı şekilde Afganistan kaçıyor. Hatta zaman zaman İran tarafına gelmek suretiyle, buralarda kendilerine barınma yeri buluyor. Güçlü dayanışma halinde olursak bunların üstesinden geliriz. Müşterek yapacağımız çalışmalarla bundan başarılı çıkacağız."
Mutabakat ve muhtıra imzalandı
Başbakan Erdoğan'ın Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ile Başbakanlık Merkez Bina’da, yaklaşık 2 saat süren, baş başa ve heyetlerarası görüşmenin ardından, 13 farklı alanda iş birliği, mutabakat ve muhtıra imzalandı.
"Suriye konusunda fikir birliği içerisindeyiz"
Bölgede yaşanan gelişmeler konusunda da fikir alışverişinde bulunduklarına işaret eden Erdoğan, Suriye ile ilgili gelişmeleri de değerlendiklerini aktardı.
Erdoğan, Türkiye ile Pakistan'ın bu noktada bir fikir birliği içerisinde olduğunu gördüklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Terör konusunda gerek Pakistan'ın gerekse Türkiye'nin uzun yıllara dayalı sıkıntıları var. Bunları aramızda görüştük. Terör nedeniyle ciddi acılar yaşamış bu iki ülkenin, müşterek neler yapabilir, terörle mücadelede ne gibi birlikteliklerimiz olabilir, başlattığımız çalışmaları bundan sonra nasıl geliştirebileceğimizi de görüştük."
Kasım'da iade-i ziyaret
Başbakan Erdoğan, kasım ayının ilk yarısında iş adamlarıyla Pakistan'a iade-i ziyarette bulunacaklarını da belirtti.
Pakistan Başbakanı Şerif
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ise konuşmasında, "Türkiye ve Pakistan'ın tarih ve kültürden gelen özel bir ilişkisi var ve işleyen demokrasiler olarak bu iki ülke ortak değerlere sahip" dedi.
"Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’ni artık gerçeğe dönüştürmek istiyoruz. Karar ve görüşlerimizde büyük bir paralellik tespit ettik" ifadelerini kullanan Şerif, "Geniş bölgemizde istikrarsızlıklar yaşanıyor. İki güçlü demokrasi olarak Türkiye ve Pakistan, üzerine düşeni yapacak, bölgede barış ve istikrarın tesisi için çalışacak" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Şerif onuruna yemek verdi
Başbakan Erdoğan, toplantının ardından Pakistan Başbakanı Şerif onuruna akşam yemeği verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.