Türkiye AB'ye renk verecek

Türkiye ABye renk verecek
Nezih Doğan, Hz. Mevlana'nın torunlarının temsil ettiği hoşgörünün Avrupa kıtasında yer almamasının Türkiye için değil ama Avrupa için bir eksiklik olduğunu söyledi.

 Hz. Mevlâna’nın 802. Doğum Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında Konya Sanayi Odası Avrupa Birliği Bilgi Bürosu ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Hz. Mevlâna’nın Düşüncesi ve Avrupa Birliği Değerleri” konulu panel Mevlana Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu’nda gerçekleştirildi.

 Hoşgörü ve insan sevgisi bağlamında Hz. Mevlâna’nın düşüncelerinin anlatıldığı panele Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Afganistan Büyükelçisi Mesud Halili, Konya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mithat Büyükalim, Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tahir Şahin, Mevlana’nın torunlardan Esin Çelebi ile yurt dışından gelen yabancı konuklar ve çok sayıda davetli katıldı.

 TÜRKİYE, AVRUPA BİRLİĞİ’NE BİR RENK VERECEK

 Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Hz. Mevlana'nın torunlarının temsil ettiği hoşgörünün Avrupa kıtasında yer almamasının Türkiye için değil ama Avrupa için bir eksiklik olduğunu söyledi.

Vali Doğan, “Gerçekten de Türkiye Avrupa Birliği’ne bir renk verecektir. Bu renk Avrupa Birliği’ni dünya durdukça güçlendirecek temel felsefe ile donatmak anlamına gelecektir. Umuyorum, bu mesajı belki Brüksel’den alacak olanlar olacaktır” dedi.

Mevlana'nın doğumunun 802. yıl dönümü anma toplantılarının Konya açısından son derece başarılı geçtiğini ifade eden Vali Doğan, Konya'da ileri derecede bir kültürel derinlik olduğunu belirterek, ''Bu kültürel derinliği buram buram yaşama imkanı var. Tabii bu kültürel derinliğin pek çok öğesi var ama yıldız öge Hazreti Mevlana'dır, Mevlana'dan neşet eden düşüncelerdir ve onun yaşam biçimi ve felsefesidir'' dedi.

Bu yaşam biçimi ve felsefenin de Hz. Mevlana’nın kendi inanç sisteminden kaynaklandığını anlatan Doğan, bu felsefenin bugün artık dünyanın her noktasında kabul görür olduğunu bildirdi.

Doğan, insanların Mevlana'nın hoş görü felsefesine sadece sahip çıkmakla değil onu geliştirmekle de mükellef olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Tarihimizde buna dair pek çok örnek yaşadık. Ama Cumhuriyet tarihine dair Hz. Mevlana'nın fikrinin devamı olan bir örnek de aziz Atatürk'ün ortaya koyduğu 'yurtta sulh cihanda sulh' ilkesidir. Bu ilke hemen akabinde muasır medeniyetler seviyesine çıkma prensibiyle birleştirildiğinde bugün Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme gibi bir stratejik önceliğini doğurmuştur.

Gerçekten de Türkiye'de son 50 yıldır Cumhuriyet tarihinde daima Avrupa Birliği'ne girmek için ciddi mücadeleler verilmiştir. Bunun arka planında aslında sadece bir ekonomik gerekçe yatmamaktadır. Türkiye'nin ortaya koyduğu barış projesinin dünyaya takdiminde yatmaktadır. Hz. Mevlana'nın torunlarının temsil ettiği hoşgörünün Avrupa kıtasında yer almaması, Türkiye için değil ama Avrupa için bir eksikliktir.''

HZ. MEVLANA FELSEFESİ ‘HOŞGÖRÜ’ VE ‘İNSAN SEVGİSİ’ TEMELİNE DAYANIR

Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tahir Şahin, birlikte yaşama sorunun temelinde, modernleşme sürecine eşlik eden ve genelde devlete adını veren ulusun tarihi ve kültürel özelliklerin ön planda tutulması ve yasal düzenlemelerin tüm farklılıkları kapsayacak şekilde yapılmamasından kaynaklandığını söyledi. Anadolu’nun tarih boyunca bu birlikteliği uzun yıllar gerçekleştirdiğini belirten Tahir Şahin, “Bu birlik değerlerinin temelinde de hoşgörü ve insan sevgisi yatmaktadır. Nitekim Hz. Mevlana felsefesi bu iki temel unsura dayanır, ‘hoşgörü’ ve ‘insan sevgisi’”dedi.  

Oturum Başkanlığı’nı Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Mustafa Çıpan’ın yaptığı panelde Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün ‘AB’yi Kuran Ortak Değerler, AB’de Barış ve Eşitlik’, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Gürsoy ‘Bulanmadan ve Donmadan Akmak’, ODTÜ Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam ‘Düşünce Derinliğimizdeki Pınar, Mevlana’, Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Okuyucu ‘Hz. Mevlana’da Evrensel Barış ve Birlik Fikri’, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Sanatçısı Timuçin Çevikoğlu da ‘Hz. Mevlana Düşüncesinde Müzik ve Mevlevi Müziği’ konulu bir konferans verdi.

S.Ü. Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün:

Bir barış projesi olarak sunulan AB yolunda, Avrupalılar az acı çekmediler. Belki Ortaçağ’dan günümüze değin bu kadar uzun bir barışın hüküm sürdüğü başka bir dönem yok. Acaba hangi siyasi değerlerin ve gelişmelerin bu barış ortamını sağladığını konuşmak gerekiyor.

Bugün uluslar arası ilişkilerde AB dediğimiz zaman, İnsan hakları, güvenlik,  demokrasi ve herkesin barış içinde yaşadığı 27 ülkelik ve 500 milyonluk bir coğrafyadan, siyasi birlikten söz edilir. Ama Avrupa, 1950 yılına gelinceye kadar son bin yılını acılarla geçirmiş bir coğrafyadır. Hatta tarihteki en kanlı savaşlar, en büyük zulümler bu coğrafyada yaşanmıştır. Avrupa, Ortaçağ’daki Engizisyon mahkemeleri, Napolyon Savaşlarına, 30 yıl süren mezhep savaşlarına, dünya tarihinin en büyük iki dünya savaşına sahne olmuştur.

Tüm bunlar gösteriyor ki, büyük bir barış projesi kolayca ortaya çıkmıyor. Ama burada önemli olan Avrupalı siyaset ve entelektüel insanlar, bu uzun çatışma ortamından bir gönül dersi alarak, bir insanlık dersi alarak kendi geleneklerini terk edip, AB gibi bir barış projesini geliştirmişlerdir.

Avrupa Birliği’nin kuruluş temelinde ekonomik anlamda serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaştırılması da var. Temel amaç, ekonomi yoluyla barışı temin etmek, çatışmanın nedenlerini ortadan kaldırmak. AB için liberallerin çok sevdiği bir söz vardır, ‘Malların geçmediği sınırdan, tanklar geçer.’ Dolayısıyla ticareti artan ülkeler savaşı düşünmüyor.

 Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Okuyucu:

Bazı isimler bazı isimlere çok yakışıyor. Bu anlamda Konya Hazreti Mevlana’ya, Hz. Mevlana da Konya’ya çok yakışıyor.

İnsanların iki gözü var. Ama bir sağa, biri sola bakmaz. İkisi de aynı yöne bakar. İki gözü olması demek farklılık demek değildir, bu çatışma vesilesi değil, bu bir zenginlik olarak kabul edilmelidir. Beş parmağımızın farklı olması bir zenginliktir, eğer hepsi taraktan çıkmış gibi aynı olsaydı ellerimiz bu kadar kabiliyetli olmayacaktı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Sanatçısı Timuçin Çevikoğlu: 

Hz. Mevlana manevi olgunlaşma ve yüce yaratıcıya ulaşma yolunda aşkı seçmiş ve tavsiye etmiştir. Mevleviliğin en önemli unsurlarından biri olan sema da musiki namelerini dinlerken, bir kendinden geçiş haliyle yüce yaratıcıya yakınlaşma yoludur aslında.

Mevlevilerin zikri semadır. Semazenler zikrederler, musiki namelerini dinlerken coşarlar, bir kendinden geçme halinde zikrederler. Mutrip dediğimiz müzisyen grubu da semazenleri, kendilerini, hazirunu bu hale getirmek için musikiden yararlanırlar. Musikinin yüce yaratıcı ile ilişki kurarken, ona varırken kullanılması sanıyorum insanlık var olduğundan bu yana var.

ODTÜ Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam:

Mevlana’yı anlamak ve onu bütün dünyaya tanıtmak bir yolculuktur ve bu yolculuk çetindir.

Mevlana kalbimizdedir, ama onun değerini anlayabilmek, ona yakışan bir kültürü inşa edebilmek ve bu kültürü bütün dünyaya inşa edebilmek çok çetin bir yolculuktur.  Mevlana üzerinde hamaset yapmaktan kaçmak lazım. Bu işin çok iyi planlanması gerektiğini unutmamalıyız. Dünya insanlarını Mevlana’dan mahrum bırakma hürriyetine sahip değiliz.

Mevlana bizim kültürümüzün çok temel bir kaynağıdır. Bu kaynağı biz yeterince keşfedemedik.

Mevlana yolu sevgi yoludur. Kendimize “Acaba Mevlana’yı yeterince anlayabildik mi?, Mevlana’ya ne kadar yakınız?” diye sorup çuvaldızı kendimize batırmak lazım. Unutmayalım ki, Avrupalıyı Avrupalı yapan öz eleştiri yapabilmesidir.

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Gürsoy

Hz. Mevlana’nın felsefesini ve değerini  ‘değer’ olması itibariyle anlamalıyız. 

Bizim bir idealimiz var. Bu ideal birlik idealidir. Biz birlik yolcusuyuz ve bu yüzden birlik bizim için önemli bir kavramdır. Birlik kavramı daralmışlıkların, sıkılmışlıkların arkasından geldiğinde daha bir anlam taşır. AB, bunalımlar içindeydi, dünya savaşları olmuştu. Sonra kendilerinde bir birliğe ihtiyaç duydular. Kendi kültürleriyle yüz yüze geldiler ve bir birlik idealini oluşturdular.

Hacı Bektaş, Yunus Emre, Hz. Mevlana ve daha niceleri hangi Anadolu ortamından çıktılar. Tıpkı Avrupa’nın dünya savaşlarından çıktığı gibi yakılmış, yıkılmış, Moğol istilası görmüş, isyanlar görmüş ve haçlı ordularının çizmeleriyle rencide edilmiş, bozguna uğramış bir havadan çıkarak bize birlik idealini insanlık adına yeniden hatırlattılar. 

Programda KSO AB Bilgi Bürosu Koordinatörü Yasemin Telli Üçler de, AB Bilgi Bürosu Konya faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.