TYB'de Konya’da Şehir Kültürü ve Din konuşuldu
Yayınlanma:
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin bu haftaki konuğu Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celaleddin Çelik oldu.
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesinin bu haftaki konuğu Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celaleddin Çelik oldu.
Bir medeniyet mekânı olan şehrin her zaman için sosyologların ilgi alanında olduğunu söyleyen Çelik,“Şehir deyince fiziki anlamda bürokrasi, iş bölümü gibi kavramlarla karşılaşırız. Şehre özgü bireyselcilik şehir kültürü açısından yeni bir unsurdur. Modern şehir hayatında sekülerlik de başlı başına bir gerçektir. Şehir, bir arada yaşamayı öngörür.Aslında bizim insanımızı şehirlere iten sebepler Batı’dakinden farklıdır. Doğal olarak bizim şehir tanımımız ile Batı’nın şehir tanımı birbirinden farklıdır. Şehirli olmak ise, bir aidiyet hissi duymak, o şehri içselleştirmek ve o şehre sahip çıkmaktır. Bizim en büyük kent gerçeğimiz ise gecekondu sorunudur. Batı’da ise böyle bir sorun görülmez.” Diye konuştu.
Şehir kültürü birtakım sembollerden, simgelerden oluştuğunu ifade eden Çelik, “Bu sembolleri anlamak için şehrin dilini iyi bilmemiz icap eder. Oysaki bugün bazı sembollerimiz kabuk değiştirmekte veya yok olmaktadır. Aslında anlaşmazlıklar da buradan çıkıyor. Mesela Konya’da Alaeddin Tepesi ile Mevlâna bir semboldür. Ama yeraltı saati bir sembol değildir. Bunun yanında şehirde yaşayanların simgeler üzerinde uzlaşmaları gerekir. Konya örneğine baktığımız zaman şunu görürüz ki Konya’nın şehir kültürü bakımından mekânsal simgeleri çok olmalı idi. Maalesef geleneksel Konya evlerini muhafaza eden bir sokağımız bile yok. Burada ciddi olarak düşünmemiz gerekiyor.” dedi.
Tatlı su çeşmelerinde araba yıkamanın aslında arabeskleşme olduğunu vurgulayan Çelik, “Konya için konuşanların gecekondusuz şehir avuntusundan kaçınmaları gerekir. Zira bunun yerine bugün baktığımız zaman gündüzkonduları rahatlıkla görebiliriz. Günümüzde modern alış veriş binalarının gittikçe şehrin simgeleri hâline gelmekte olduğunu görüyoruz. Oysa gelenekten beslenen simgelerin muhafaza edilmesi gerekirdi. Bugün hızlı bir şehirleşme yaşıyoruz. Şehirler kırsal kesim tarafından kuşatıldı. Her şeye rağmen şehirlere sığındık. Böylece hızlı ve çarpık şehirleşme arabeskleşme olgusunu ortaya çıkardı.” Diye söyledi.
Köylülük tabirinin şehre taşınan yozlaşmayı ifade ettiğini belirten Doç. Dr. Celaleddin Çelik,“Köylü bireyselci değil cemaatçidir. Köylü bürokratik işlerini taklip etmede aracı mekânizma kullanır. Köylü kadercidir. Şehirli ise rasyonel, bireyci ve hoş görülü bir karakterdedir. Osmanlı’da İstanbul bir yana diğer Anadolu şehirleri bir yana şeklinde bir ayrım yapılıyordu. Bundan dolayı 1920’lerde bile Konya köhne bir görünüme sahiptir. Bütün bunlara rağmen Konya, küreselleşme ve modernleşmenin dışında kalamadı. Modernleşti, küreselleşti. Konya şehir kültürüne baktığımız zaman muhafazakâr bir yapıda olduğunu görürüz. Mahremiyeti önemser Konyalı. Aslında neyi kullanıyorsanız, neyi tüketiyorsanız onun kültürünü zamanla içselleştirirsiniz. Ne kadar muhafazakâr olursanız olun bu böyledir. Aslına bakılırsa Konyalı, modernliğe de karşı değildir. Konya dindarlığı bir nevi aile dindarlığıdır.” dedi.
Programın sonunda Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, konuşmacı olan Doç. Dr. Celaleddin Çelik’e çeşitli hediyeler takdim etti.
Kültür Sanat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.