Ülkeyi rayından çıkarmayın!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere'den ayrılıp ayrılmayacağı 2014 yılında yapılacak halkoylamasıyla belirlenecek İskoçya'ya geldi. Edinburg kentinde Türk ve İngiliz siyaset, iş alemi, akademi ve medya dünyasından isimlerin katılımıyla düzenlenen Tatlı Dil Platformu'na katılan Gül, platform amacının 'Türk-İngiliz ilişkilerine sivil bir boyut vererek temasları güçlü hale getirmek' olduğunu belirtti. Gül, 'Ben teşvik ettim, Jack Straw ile Yaşar Yakış tarafından hayata geçirildi. Jack Straw'a biz Cumhuriyet Nişanı vermiştik İstanbul'da. Orada arkadaşlar dediler ki, siz de katılırsanız daha güçlü olur. İvme vermek gerekir. O vesileyle geldim' dedi. Edinburg'da gazetecilere konuşan Gül, çözüm sürecinin gidişatı, başörtülü milletvekillerinin Meclis'e girişi, merhum Ahmet Kaya'ya Cumhurbaşkanlığı ödülü verilmesi kararı ve NSA dinleme skandalı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ABD'nin Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) vasıtasıyla müttefiklerini bile dinlediği ortaya çıktı. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ben de, bunu kimse sormayacak mı, diyordum. Türkiye'de neredeyse hiç gündem değil bunlar. Bir merkezi buluyoruz, bunlar dünyayı idare ediyor. Öbür tarafta birini buluyoruz, bu dünyada komplo teorilerini yazıyor. Bunlarla ilgili saatlerce konuşuluyor, manşetler atılıyor ama ortada aleni bir şey var: Bütün Avrupa çalkalanıyor. Bizde hiç bu tartışmalar yok. Hayret ediyorum.
Türkiye'yi de dinlediler mi?
Bunlar Soğuk Savaş'ın en yoğun metotlarından birisiydi. Bugün de şüphesiz teknolojiye liderlik yapan 'enformasyon teknolojisi'... Burada esas problem, müttefikler arasında bunun olması. Çok utandırıcı ve mahcup edici durum ortaya çıkarıyor. Aslında yaşanan şey bu... Doğrusu gerçekten ayıp olmuş oluyor.
İNTERNETİN MERKEZİ BELLİ
Türkiye'nin dinlenip dinlenmediği hakkında size gelen bilgi oldu mu?
Açıkçası böyle bir bilgi, böyle bir durum şu anda yok. En azından bizim bilgimiz dahilinde böyle bir durum yok. Şimdi bakın, internet diyoruz, bütün bu araçları kullanıyoruz. Bunların istasyonları nerede, merkezleri nerede? Geçen sene bana Amerika'dan bir heyet geldi (ICANN), onlarla biraz tartışmaya girdik. Dedik ki: 'Bu Birleşmiş Milletler'in P5'i gibi bir şey.' Eğer güven sağlayacak bir yeni yapı oluşmazsa, o zaman Çin de Rusya da başkası da, herkes başka şeylere gider. Onlar da bundan korktukları için 'açığız, şeffafız' mesajları vermek için geldiler. Fakat ortada bir gerçek var. Ben böyle bir potansiyelin olduğunu söylemek istiyorum, bu var demiyorum. Ana bilgisayarlar nerede, kim kontrol ediyor? Bütün istasyon merkezleri nerede, bunlar bilinen şeyler değil mi? Bunu söylemek istiyorum; bu, 'yapılıyor' anlamına gelmez. Güven sarsıcı işler olmuş oluyor.
GÜVENSİZLİĞE YOLAÇTI
Sizce Edward Snowden'e nasıl bakılmalı; hain mi vatansever mi?
Eski Soğuk Savaş'ta herkesin yaptığı işlerdi. Şimdi de muhakkak her devletin fonksiyonları, tedbirleri, karşı çalışmaları vardır. Ama müttefikler içinde bu boyutta olunca çok büyük bir mahcubiyet doğurdu. Tabii ki güvensizlik ortaya çıkar, skandallar ortaya çıkar. Birleşmiş Milletler toplantısında Brezilya Cumhurbaşkanı konuşmasının tamamını buna ayırdı, başka şey konuşmadı. ABD ziyareti vardı, onu da iptal etti...
Devlet işinde tedbirliyiz
Türkiye'de TÜBİTAK'ın geliştirdiği güvenli cep telefonunu kullanıyor musunuz?
Şüphesiz ki devlet işlerini yaparken ilgili kurumlarımızın aldığı tedbirler vardır. Bize sağladıkları imkanlar vardır. Devlet işlerinde onu yaparız. Teknolojinin geldiği seviye itibariyle bazı şeylerin ne kadar basit olduğu da biliniyor. O yüzden devlet işlerinde tedbirli olmalıyız.
Siyasetçiler telefonla konuşurken temkinli mi konuşuyor Türkiye'de?
Bununla ilgili hukuk var. Kanun var. Suç olan her şey ortada. Yeni düzenlemeler yapıldı. Teknik konulara vakıf insanların bu tip konularda neler yapabileceğini söylemek istiyorum. Onun için devlet meselelerini biz güvenli telefonlarla güvenli ortamda yaparız. Onun ötesinde herkesin kullandığı araçları kullanıyoruz tabii ki. Mahkeme kararı olmadan, yasalar çerçevesinde olmayan, kendi vatandaşı da olabilir başkası da olabilir, yasaların müsade etmediği herşey suç.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik iddialar konusunda gelişmeler var mı?
Birisi bir yerde bir yazı yazıyor. Bir bakıyorsunuz. Türkiye'deki bütün yazarlar onun yazısı üzerine yazı yazmaya başlıyor. O gazete kaç tane satar, bilinir mi? Türkiye tabii öyle bir ülke olmaması lazım.
Anormaldik o dönem
Cumhurbaşkanlığı ödülleri için hem Ahmet Kaya'nın hem de Daron Acemoğlu'nun seçilmesi ilgiyle karşılandı. Bu isimlerin seçimi nasıl oldu?
Bir heyetimiz var. O heyet, tüm potansiyel isimleri oturup konuşuyor. Sonunda kısa liste yapılıyor. Bana da getiriyorlar. Ben de söylüyorum, şunları şunları da ekleyelim diye. Mümkün olduğu kadar kapsayıcı, objektif olmasına özen gösteriliyor. Çok seçkin isimleri var Türkiye'nin, tıpta, genetikte, mühendislikte, başka alanlarda da prestijli ödüllere layık çok insan var doğrusu.
Ahmet Kaya dinler misiniz, ödül almasına nasıl karar verdiniz?
Arkadaşlar önerdiler. Türkçe söylediklerini anlıyorum. Herkesin bir bamtelini yakalıyor. (28 Şubat döneminde) Herkes yapılanlardan utanıyor değil mi? Özür diliyorlar, utanıyorlar yaptıklarından insanlar. Olmayacak işler oluyor. Anormaldik o dönem. Öyle değil mi? O zaman bu işlere kim katıldıysa olan onlara olmuş oldu. Halbuki, iklim oluşturuyorsun, o iklimin içerisinde normal insanlar da bir bakıyorsun olmayacak işleri yapıyor.
Örtüye değil başarıya bakın
Başörtülü vekillerin yeraldığı Meclis tablosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Grubu olan bütün partilerin ortak anlayışıyla bu işin neticelenmesi, hepimizin en çok sevinmesi gereken nokta. Tüm bunlar aslında normalleşme dediğimiz şey. Avrupa ülkesinin parlamentosunda, bir iki tane örtülü milletvekili, seçilmiş insanlar var. Yani, oralarda varken Türkiye'de niye olmayacak? Bir zamanlar Londra'daki, Paris'teki üniversitelerde serbestken Türk üniversitelerinde yasaktı. Bunlar anormal şeylerdi.
Bu konu geride kaldı, sorun olmaktan çıktı, diyebilir miyiz?
Benim kanaatim öyle. Artık siyasetin konusu olmaktan çıkması lazım. Normalleşme derken, aslında partiler bunu fark ettiler ve buna karar verdiler. Son gelişmelerle de çıktığı kanaatimdeyim. Artık herkesin, hiçbir hanımı değerlendirirken herhangi bir işte, bir meslekte, siyasette, herkesin başarısına göre, alanındaki değerine göre bakması lazım. O örtülü olur, öbürü açık. Halk içinde zaten böyle bir problem yoktu. Ailelerin içerisinde de yok.
Ülkeyi rayından çıkarmayın
Çözüm sürecinin bittiği yönünde yapılan açıklamalarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Herkes aslında bugünkü durumun kıymetini görüyor. Çünkü herkesin korkusu eskiye dönüş. O büyük bir sorumluluk. Türkiye böyle bir sürece girmişken, büyük bir özgüvenle hareket edip meselelerini kendi iradesiyle kendi gücüyle kendisi yoluna koymaya başlamışken Türkiye'yi raydan çıkartmamak gerekir. Her şey olgunlaşarak gelişiyor. Bir kabullenme dönemi oluyor. Ama sevinilecek şey, halkın da sağduyulu olduğu ortaya çıktı. Bir sürü anketler yapılıyor, görüyorsunuz. En tartışmalı konularda, halkın ne güzel sağduyulu olduğu, kendine güvendiği ortaya çıkıyor. Onun için böyle bir kulvara girmişken Türkiye'nin devam etmesi lazım. Tabii ki yapılacak şeyler yapılır. Buralardan siyaset yapmamak gerekir, taktik şeyler yapmamak gerekir. O bazı açıklamalara atfen diyorum, siyaset yapmamak gerekir.
Ne tür açıklamalar sizi rahatsız ediyor?
Bu işin bittiği falan şeklinde...
Danıştay yol göstermeli
Sayıştay-Danıştay'la ilgili eleştiriler hakkında görüşünüz nedir?
Büyük projeler var mesela... Bu büyük projelerde yola çıkılıyor, bir bakıyorsunuz engeller oluyor ve duruyor. 'Şöyle büyük bir projeyi gerçekleştireceğim' demek Sayıştay'ın, mahkemelerin hakkı değildir. İcraatçının hakkıdır. İcraatçı bu hedefi koyduktan sonra bu hedefime engelsiz nasıl ulaşacağım, neye dikkat edeceğim demeli. Danıştay, Sayıştay bu noktalarda yol gösterici olmalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.