'Vedâ Hutbesi evrenseldir'
Yayınlanma:
Aydınlar Ocağında konuşan Konya İl Müftü Yardımcısı Çoban, 'Veda Hutbesi, bizzat Peygamber Efendimizin hayatında uyguladığı, gördüğü, bize gösterdiği bir İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir' dedi
Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbeti’nde konuşan Konya İl Müftü Yardımcısı Mustafa Çoban, “Veda Hutbesi, bizzat Peygamber Efendimiz’in hayatında uyguladığı, gördüğü, bize gösterdiği bir İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’dir” dedi.
Sille Kültür Evi’nde, hanım dinleyicilerinde yer aldığı sohbette “1379 yıl önceki Veda Hutbesi’ne Yeniden Bakış” konusunu irdeleyerek; “Önce ahlâk mı, yoksa ibadet mi?” sorusuna cevap arayan Müftü Yardımcısı Mustafa Çoban, “Bizim en büyük eksiğimiz, Kur’an ve Sünnet’i kendimize muhatap alma konusunda lakayt davranmamızdır. Dinin bizden istediği sıralama sağlam bir iman, güzel bir ahlâk ve salih bir ameldir” diye konuştu.
Konuşmasına Peygamber Efendimiz’in bütün insanlığa hitap eden Vedâ Hutbesi’ni okuyarak başlayan İl Müftü Yardımcısı Çoban, Vedâ Hutbesi’nin müminler topluluğuna irad edildiğini ve tüm insanlığı kapsadığını belirterek BM tarafından 1948’de açıklanan İnsan Hakları Beyannamesi’nin, o yıldan beri hep güçlüye hizmet ettiğini ve haklıya sahip çıkmadığını söyledi. Vedâ Hutbesi’nde dile getirilen faiz ve kan davasıyla ilgili hususların bizzat Efendimiz tarafından, kendi nefsinden ve en yakın akrabalarından örnekler verilerek yerine getirildiğine dikkati çeken Çoban, “Sizin en hayırlınız, ehliyle (ailesiyle) en iyi geçinenizdir” hadisini hatırlatarak “en güzel ahlâkın Peygamber Efendimiz ile kemâle erdiğini” belirtti.
Peygamber Efendimiz’in, inananlara klavuz olması için “Kur’an-ı Kerim” ile “Sünnet”i
emanet olarak bıraktığına işaret eden Çoban, takva, iman ve ahlâk ile ilgili şu açıklamalara yer verdi:
“Üstünlük ancak takvadadır, Allah’tan korkmak gerekir. Takva Allah’la birebir bir hayat yaşamaktır. Yani attığınız her adımda, oturduğunuz her yerde, okuduğunuz her kitapta, seyrettiğiniz her görsel materyal veya neyse Allah’la birlikte olmak. Allah yanımızdayken biz nasıl bir günah işleriz, nasıl bir kötülük yaparız? Üstünlük ancak takvadadır. Allah yanında an kıymetli olanınız O’ndan en çok sakınanınızdır. Kimse kendi suçundan başkasıyla suçlanamaz. Bu evrensel bir ilkedir. Efendimiz, Veda Hutbesi’nde; Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
Allah’ın dokunulmaz kıldığı canı haksız yere öldürmeyeceksiniz.
Zina etmeyeceksiniz.
Hırsızlık yapmayacaksınız” diyor.
MÜSLÜMANLARIN EN BÜYÜK EKSİĞİ…
Sohbetine “Veda Hutbesi, bizzat Efendimiz’in hayatında uyguladığı, gördüğü, bize gösterdiği bir İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir. 1948’de Birleşmiş Milletler (MB)’in çıkardığı tipten değil” şeklinde devam eden Çoban, Müslümanların en büyük eksiğinin “Kur’an ve Sünnet’i kendilerine muhatap alma konusunda lakayt davranmaları” olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Konya’mızda da, Türkiye’de de belki İslâm coğrafyasının genelinde de ibadet probleminden çok ahlâk problemi var. Acaba diyorum ki, Veda Hutbesi’nde Efendimiz, bu sebepten mi sürekli ahlâka vurgu yaptı diye de düşünmüyor değilim. Ahlâkî umdelerin çoğu ilk gelen ayetlerde gizli. Buna şundan dolayı vurgu yapıyorum. Şimdi iman-ahlâk-ibadet mi, yoksa iman-ibadet-ahlâk mı?
Hangisi? Kur’an-ı Kerim’in tebliğinde, Peygamber Efendimiz’in tebliğinde sıra bu değil. Çünkü Efendimiz, imandan sonra ahlâk istiyor bizden. Niye? Peygamber Efendimiz “güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyor. Efendimiz, Kur’an okuyup da “Ya Rasulallah ben Kur’an okuyorum ama anlayamıyorum” diyen bir Sahabeye; sen önce iman et, çünkü bize Kur’an’dan önce iman gerekir diyor. Yani sağlam bir iman, güzel bir ahlâk ve salih bir amel. Aslında dinin bizden istediği sıralama bu. Bunu bozduğunuz zaman ne oluyor? İman ile ibadetin arasını açıyorsunuz.
Biz taşın üstüne taş koyacağımız yerde taşın üstüne kerpiç koyuyoruz. Onun üzerine taş koyduğunuz zaman ne oluyor? Taşımıyor. Sıralamayı düzgün yapmamız lâzım. Onun için çocuklarımıza, ibadetten önce güzel ahlâkın bilebildiğimiz umdelerini öğretmeliyiz.”
Sohbetine “Veda Hutbesi, bizzat Efendimiz’in hayatında uyguladığı, gördüğü, bize gösterdiği bir İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir. 1948’de Birleşmiş Milletler (MB)’in çıkardığı tipten değil” şeklinde devam eden Çoban, Müslümanların en büyük eksiğinin “Kur’an ve Sünnet’i kendilerine muhatap alma konusunda lakayt davranmaları” olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Konya’mızda da, Türkiye’de de belki İslâm coğrafyasının genelinde de ibadet probleminden çok ahlâk problemi var. Acaba diyorum ki, Veda Hutbesi’nde Efendimiz, bu sebepten mi sürekli ahlâka vurgu yaptı diye de düşünmüyor değilim. Ahlâkî umdelerin çoğu ilk gelen ayetlerde gizli. Buna şundan dolayı vurgu yapıyorum. Şimdi iman-ahlâk-ibadet mi, yoksa iman-ibadet-ahlâk mı?
Hangisi? Kur’an-ı Kerim’in tebliğinde, Peygamber Efendimiz’in tebliğinde sıra bu değil. Çünkü Efendimiz, imandan sonra ahlâk istiyor bizden. Niye? Peygamber Efendimiz “güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyor. Efendimiz, Kur’an okuyup da “Ya Rasulallah ben Kur’an okuyorum ama anlayamıyorum” diyen bir Sahabeye; sen önce iman et, çünkü bize Kur’an’dan önce iman gerekir diyor. Yani sağlam bir iman, güzel bir ahlâk ve salih bir amel. Aslında dinin bizden istediği sıralama bu. Bunu bozduğunuz zaman ne oluyor? İman ile ibadetin arasını açıyorsunuz.
Biz taşın üstüne taş koyacağımız yerde taşın üstüne kerpiç koyuyoruz. Onun üzerine taş koyduğunuz zaman ne oluyor? Taşımıyor. Sıralamayı düzgün yapmamız lâzım. Onun için çocuklarımıza, ibadetten önce güzel ahlâkın bilebildiğimiz umdelerini öğretmeliyiz.”
Kültür Sanat
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.