YAŞASIN ANARŞİ!

 

Sosyolojinin paşa babası olarak bilinen August Comte, küçümsenemeyecek veya silinip atılamayacak kadar önemli biri olduğunda kuşku yoktur. Ondan öğrenilecek çok şey var…

 
Filozoflar, ters adamlardır. Çok soru sorarlar, yanlarında soru soracak kimse bulamadıkları zaman ise kendi kendilerine sorarlar. “Belki” ve “acaba” sözcüklerini çok severler. Düşünce ve felsefe tarihi, onların çatışmaları ile doludur. Bana göre de, düşünsel gelişim açısından başkaldırmak teslim olmaktan iyidir. Burnunun dikine giderek yaygın kanıları tersinden düşünmedikçe, herhangi bir düşünce ya da inancın bağnazı olmamak için çaba harcamadıkça, haklı olduğundan yüzde yüz emin olduğumuz görüşlerin en azından daha gelişmiş türünü üretmek için kafa yoran birer “fikir modifiyecisi” olmadıkça, hatırı sayılır bir düşünür veya aydın olamayız.
 
Örneğin August Comte, “Şehir, dini yaratmıştır. Başka bir deyişle, din olgusu insanoğlunun kentleşmesi ile başlamıştır.” der. Demek ki ilk olarak topluca yaşamaya karar veren insanlar, birlikte yaşamanın kurallarını koyarken aynı zamanda dini bir sistematik oluşturmuş oluyorlar.
 
Aşağı yukarı aynı görüş, Nietsche ve Karl Marks’ın kitaplarında da vardır. Onlar da Tanrı insanı değil, insan (yani insan düşüncesi) Tanrı’yı yaratmıştır, üretmiştir diye düşünmüşlerdir. Süreç içinde birbirlerinin görüşlerini tekrar ettikleri ve biraz da modifiye ettikleri bellidir; ama düşünce tarihinin akışı böyledir. İslam düşünce tarihi için de aynı şey geçerlidir kuşkusuz…

Şanlıurfa’da Göbeklitepe diye bir yer vardır. Bir grup Alman bilim insanı, uzun zamandır orada kazı çalışması yapmaktadır. Ortaya çıkan sonuç ise, açığa çıkarılan kentin tarihin ilk kenti olduğu, ana yapının bir tapınak olduğu, ayrıca tapınağı yapanların yerleşik hayata geçmemiş avcı-toplayıcı insanlar olduğu ve yerleşik yaşama geçişte ekonomik ya da ekolojik değil, kalabalık ve uzun süreli dinsel törenlerin rol oynamış olduğudur. Böylece, şehrin dini yarattığı yönündeki efsane büyük ölçüde tahrip edilmiş olmaktadır. Aslında, daha büyük bir olasılıkla, şehri ve dolayısıyla uygarlığı üreten bizzat dinin kendisidir. Nitekim Dinler Tarihi’nin en büyük otoritesi sayılan Mircae Eliade’ın görüşüne göre, insan aklının işlemeye başlaması ilk kez “kutsal”ın keşfi ile olmuştur. Çünkü kutsal olanın keşfi ile birlikte “iyi” ile “kötü”, “doğru” ile “yanlış” kategorize edilmeye başlamıştır.

 
Demek istediğim, mevcuda karşı çıkmadıkça veya hiç değilse mevcudun etrafında zamanın ördüğü eskimiş, etkisini yitirmiş yosunlu duvarları yıkarak içeri dalıp onları restore etmediğimiz sürece yeni bir şey ortaya koyamaz ve söyleyemeyiz. Bu, ona zarar vermek için değildir ve niyet bu yüzden önemlidir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi