ZAMANE GENÇLİĞİ NASIL YETİŞİR?

 

             Evde, sokakta okulda, dolmuşta karşılaştığınız onca gence baktığınız zaman, “Ne olacak şu gençliğin hali” mi diyorsunuz yoksa “bu çocuklardan çok ümitliyim” mi? Hangi soruyu sorarsanız sorun ve hangi yakınma sizin olursa olsun, onları biz yetiştiriyoruz. Kimisi çocuğumuz, kimisi öğrencimiz, kimisi komşumuz kimisi işçimiz. Onları eğitemezsek önce onlara ihanet etmiş oluruz.
             Eğitim, bireylere istendik davranış değişiklikleri kazandırma süreci olarak tarif edilebilir en kısa tanımıyla. Net bir sonucu ve yüzde yüzlük bir tamamlanmış şekli yoktur. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile başlayan insanlık tarihi belki de eğitim tarihinin başlangıç tarihidir. Âdem’in çocukları Habil ile Kabil arasında meydana gelen olaylar ve bu olayların sonucunda Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesi meselesinde bir kuşun Kabil’e Habil’in cansız vücudu ile ilgili olarak toprağa gömme olayını göstermiş olması uygulamalı ilk ders olsa gerek.
             Tarihsel süreçte, peygamberler uyarma, Hakka davet etme, müjdeleme ve diğer görevlerinin yanında, bulundukları toplumda eğitimci olmak gibi önemli bir görevi de yerine getirmişlerdir. Eğitimle, bir sonraki nesle, kazanılan tecrübeler aktarılmakta, karşılaştıkları zorluklar karşısında çözüm üretebilme yeteneği kazandırılabilmiştir. 
             İnsanın yaratılışında var olan öğrenme, soru sorma, merak duyma gibi özellikleri sayesinde dış dünya ile mutlak bir iletişime geçecektir. Ancak, insan hayata her şeyi öğrenmiş olarak gelmemektedir, ana rahminde başlayan fiziki hayat, bebeklik ve çocukluk dediğimiz çağlarda daha çok başkalarına bağlı olarak devam etmektedir. Dünyaya yeni gelmiş bir ferdin, meraklarını, ilgi ve yeteneklerini, öğrenme isteğini hangi yöne çevirirseniz o yönde öğrenip gelişmeye başlayacaktır. Burada iyiye ve kötüye gibi iki temel yol ayrımında bulunuruz. Her ne kadar iyi ve kötü çeşitli şartlara, toplumlara, anlayış ve inanışlara göre tanımlanabilecekse de, insanlığın insanı insan eden temel değer ve yargıları vardır. Bu temel değer ve yargılar doğrultusunda hiç olmazsa insanlık adına yeni bireyler nitelik bakımından asgari düzeyde eğitilmiş olmalılar.
                Değişen ve gelişen dünyamız, daha geniş, daha kapsamlı, daha derin düşünme ve görebilme zorunluluğu doğurmaktadır. Dünyayı neredeyse fiziki olarak bile değiştiren, şekillendiren unsur insandır. Bu durumda insan, doyumsuzluk ve tatminsizliği, hep daha fazlasını istemesi ile dünyayı bozabilecek, talan edebilecek yegâne varlıktır. İşte insanı sahip olduğu bu tehlikeli güçten koruyabilecek en önemli destek eğitimle verilecek yüksek idealler eğitimidir.
                Eğitimin konusu insandır. Eğitimle, bireye hayata karşı bir duruş kazandırabilme çabası güdülmektedir. İnsan hayatta bir duruş gösterecektir ancak bu duruş, insanlık ve yaşanabilir bir dünya safında olmalıdır. Bununla kalmıyor elbet eğitim, günlük hayatını devam ettirebilecek el alışkanlıkları, hayatını kazanabilecek meslek eğitimleri, ilişkilerinde kullanabileceği içtimai kurallar, ulvi hedefler ve elbet din eğitimi.
                 Din eğitimi, bugün her toplumun bir sonraki nesle sağlıklı ve doğru olarak aktarmaya çalıştığı inanış, ahlaki düzen, ibadet ve yaşam tarzının bir bütünü olarak görülebilir. Bugün ülkemizde yaşadığımız pek çok eğitim problemi bu noktada kendini göstermektedir. Din eğitiminin ne kadar ve nereye kadar verileceği, dinin gereğini yerine getiren insanların eğitimin içinde ne kadar ve ne şekilde yer alması tartışması, dinle ilgili konuların sınırı hep bu alanda süregelen tartışmalardır. Bu tartışmaların her biri ayrı birer yazı konusu, kaldı ki, din eğitimi ile dinî eğitim arasındaki fark ve bu noktaya yaklaşım da, sorunsalı derinleştirmektedir.
             Tüm bu derin sorunlara rağmen, yaşadığı toplumu, vatanı, dünyası, ailesi ve elbet kendisi için en yüksek faydayı sağlayabilecek bireyler yetiştirmeye çalışmaya, bu yetiştirmede gün geçtikçe değişen eğitim şekil ve teknolojilerine yönelmeye ve sonuç olarak ‘insan’ yetiştirmeye dünden çok bugün ihtiyacımız var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi