
Biraz Kendime Biraz da Kod Adı 25'e
Sanırım bu yazının girişini sesli bir özeleştiri oluşturacak. Çünkü, AKP’nin kapatılmasına yönelik girişimlerin olduğu dönemde, “Artema’ya Güzelleme” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazının muhtevasını; AKP de dahil olmak üzere, halkın terciihlerini yansıtan partileri kapatmanın çözüm getirmeyeceği yönünde düşünceler oluşturuyordu. Bugün, o yazıda geçen düşünceler bana ait değilmişçesine ; kapatılan partiler arasında 25. sırayı alan Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasını “ohh iyi oldu” diyerek karşılamak, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” manasına gelir mi acaba?
Fikirlerin, inançların, ideolojilerin bir başkasına zarar vermeksizin serbestçe karşı karşıya gelmesini makul ve gerekli bulmak açısından, elbette böyle düşünmek ve haykırmak kendimle çelişmek olur. Buna karşın, DTP’nin süreç içinde; PKK gibi şiddet, tehdit ve korku salan terörist bir oluşuma kapılandığının tespitiı halinde diskalifiyesini yararlı bulmak ise çelişki olmasa gerek.
Nasıl ki, DTP’nin meclisteki varlığı terörü bitirmede ve Kürt vatandaşların taleplerini karşılamada çözüm getirmediyse, diskalifiyesi de çözüme dair ciddi bir fayda getirmeyecektir. Olabilecek en muhtemel farklılık; eski dersaneye yeni tahta getirmek kabilinden, isim değişikliğiyle kurulacak yeni partidir. Bundan başka, PKK ve sempatizanları bu kararın “demokratik açılım” paketiyle ters düştüğünü dillendirerek yoluna devam edeceği gibi, “acıların çocuğu” kıvamında sunumlanacak Kürtlerin haklarını savunmada, belki birkaç aklı karışığı daha kendi safına dahil edecektir.
Bir diğer ihtimal ise, ABD, AİHM ve AB’ye “halkın seçtiği partimizi teröristlerle bir tuttular” temalı şikayetle başvurarak, hak aramada yandaş edinme çalışmalarıdır. Dışarıdan destek almaları yeni bir şey değil, demek; evvelki destekle şu aşamada umulacak desteği eş değer kılmaz. Çünkü, dünyanın hiçbir yerinde etnik ayrımcılığa dayanan fiillere destek çıkan siyasi oluşumlara izin verilmezken, “meclise alırken ayırımcı görmediğiniz bir oluşumu, bunlar bölücü diye meclis dışına iterseniz, siz de ırkçılık yapmış oluyorsunuz” dendiği takdirde “al bir de burdan yak” dememek mümkün olmayacak. Açıkçası, sınırlarımız dışında kalanlar Kürtleri bizden daha çok sevdiği(!) ve savunduğu(!) için bunun olabileceğini düşünmek ütopik gelmiyor. İspanya’daki Batasuna partisinin misal olarak gösterilmesi herhalde bu şekil tepkilerin önüne geçmek maksadı taşıyor. Fakat, içimizde dahi Kürtlerin artık siyasette temsil edilmediğinden, haklarının savunmasız kaldığından dert yananları gördükçe, böyle bir tedbirin ne derece etkili olacağı meçhul. Böyle gereksiz alınganlıklar üzerinden serzenişte bulunulacağına, etnik özellikleri pazarlık konusu yapan DTP’ye ve türevlerine güven duyanların, bu güveni “Türkiye yaşarsa ben de yaşarım” düşüncesiyle legal yollara transfer etmesini öğütlemek, açılan gediği daha seri bir şekilde kapatacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.