Bütün zulümler gibi 28 Şubat’ında sonu aynı;Tarihe gömüldü
Tarihin en karanlık 28 Şubat’ının üzerinden tam 22 yıl geçti. Bizi biz yapan tüm değerleri tanklar ve postalların altında boğmak isteyen bir anlayışın son çırpınışıydı oysa bu tarih. O kara günün 22. yılında düzenlenen bütün programlarda ortak temenni; “Allah bu ülkeye bir daha modern-klasik hiçbir darbe yaşatmasın” oldu.
Refahyol hükümetini yıkan ve milletin inancına savaş açan postmodern darbenin üzerinden 22 yıl geçti. 28 Şubat 1997’de imzalanan ve “Bin yıl sürecek” denilen darbe kısa sürede tarihe gömüldü. Antidemokratik uygulamalar AK Parti döneminde bertaraf edilirken, darbeye karışan askerler de yargılandı. Türk siyasi tarihine kara harflerle geçen 'postmodern darbe' 28 Şubat için, cunta üyeleri 'Bin yıl sürecek' propagandası yapıyordu. Aradan geçen 22 yıl içinde bin yıllık kara dönem hayali çöktü.
“CİDDİ BEDELLER ÖDEDİK”
28 Şubat sürecinde yaşadıklarına dair gazetemize açıklamalarda bulunan AK Parti İnsan Hakları Başkanı ve Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta; “28 Şubat süreci aslında 22 yıl öncesi insanların ötekileştirildiği, ayrımcılığın çok açık ve net uygulandığı, başörtülülerin üniversitelerde eğitimlerinin engellendiği, başörtülü kadınların hiçbir yerde çalışamaz hale getirildiği daha sonrasında imam hatip liselerinde ve diğer liselerde yasak uygulandığı, bütün inançların baskı altına alındığı bir dönemdir. Burada aslında temel mesele milli iradenin üstünde kendini güç odağı gören vesayet odaklarının darbeyle Türkiye’nin yönetimine el koymasıydı. Aslında 22 yıl öncesinden bahsediyoruz. Çok eski bir tarih değil. 40’ların 50’lerin Türkiye’sinden bahsetmiyoruz. O günden bugüne bakıldığında Türkiye çok büyük bir değişim gösterdi. Büyük mesafeler kaydetti. Artık kimsenin ne giydiğine bakılmıyor. Herkes istediği gibi kamu kurumlarında da özel kurumlarda da çalışıyor. Türkiye’de artık bu tip meselelerle uğraşılmıyor. Bunlar için tabi ciddi bedeller ödendi. Ama önemli olan Türkiye’nin bu dönemlerden güçlenerek çıkmasıydı. O yüzden 28 Şubat’ı unutmayacağız tabi ki ama Yeni Türkiye ile de önümüze bakmaya devam edeceğiz. Daha iyiyi daha güzeli nasıl yapabilirize odaklanacağız. O kara günü unutmamızın tek bir sebebi bu milletin inançlarına bir baskı uygulanamayacağıdır. Bu ülkenin vesayet odaklarına teslim edilemeyeceğidir. Ve önemli bir noktası da bence o dönemde darbeyi yapmaya kalkışanların hiçbirinin milletin gözünde bir itibarının ve değerinin kalmadığıdır. Aslında en büyük cezayı almış durumdalar. Tarihe sürdükleri kara leke ile birlikte tarihin tozlu sayfalarında yerlerini aldılar. Bunları başaran milletimizi tebrik ediyorum. 15 Temmuz’da da, 28 Şubat’ta da bu millet birlik ve beraberlik ile nasıl güçlendiğimizi herkese gösterdik” dedi.
REFAH PARTİSİ’NİN KAPATILMA SÜRECİNİ ANLATTI
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın vefatının 8. yılı dolayısıyla Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'nde düzenlenen "Devlet ve Millet Hayatında Necmettin Erbakan" konferansına katıldı. Malkoç, Konya’ya gelmeden önce yaptığı açıklamada 28 Şubat döneminden bahsetti. Refah Partisinin kapatılması sürecinde Erbakan ile yaşadıklarına değinen Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, şunları anlattı: "Her şey milletin gözünün önünde oldu ve haksız yere kapattılar. "Bugün rahmetli Erbakan Hoca'nın rahleitedrisatından geçen ne kadar rektör var, sayısını bile hatırlamıyorum. Veya bürokraside, yüksek yargıda, Danıştayda, Yargıtayda, Anayasa Mahkemesinde, siyasette, bakanlıklarda yetiştirdiği ne kadar çok insan var sayısını hatırlamıyorum. Tabi en parlak öğrencisi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır” dedi.
"28 ŞUBAT NATO, ABD DESTEKLİ YAPILAN EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"
Türk siyasal tarihinde cuntacılık hareketlerinin her dönem yaşandığını belirten Malkoç, milletin oylarıyla sandıktan çıkan bir iktidarın 28 Şubat postmodern askeri darbesiyle iktidardan indirildiğini söyledi. Malkoç, 28 Şubat'ın Türk siyasi tarihine düşmüş kara bir leke olduğunu söyleyerek, bütün Türkiye'nin o dönem mağdur edildiğini ama asıl mağduriyetin gençler ve dindar kesim üzerinde yaşandığını vurguladı. 28 Şubat'a destek veren iş adamlarına banka kurdurulduğunu ve milletten mevduat toplanıp yüz milyar dolara yakın paranın darbecilerin yandaşlarına peşkeş çekildiğini anlatan Malkoç, şöyle konuştu: "28 Şubat, Türkiye'nin en az 50 yıl geriye gitmesidir, Türkiye'de demokratik mekanizmaların felç olmasıdır. NATO, ABD destekli yapılmış olan en büyük kötülüktür. Bugün bakıldığında bunlar çok daha net olarak ortaya çıkıyor ama dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı bu millet rahmetle yad ediyor. Çünkü 'Gerekirse 1 milyon kişiyi öldürürüz.' diyen cuntacıların tehdidi altındayken ve RP kapatılmışken, herkese itidal ve sabır tavsiye etti."
"28 ŞUBAT'IN YARALARININ KAPANMASI İÇİN DEĞİŞİKLİKLER YAPILDI"
28 Şubat darbesinin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin derin yaranın kapanmasının kolay olmadığını vurgulayan Malkoç, şöyle devam etti: "AK Parti iktidarı döneminde bu yaranın kapanması, tedavi edilmesi için Anayasa ve kanun değişiklikleri veya daha alt düzenlemeler yapıldığını belirtti. Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) 28 Şubat darbesinin yaralarının kapanması için anayasal ve hukuki çerçevede elinden geleni yaptığını aktaran Malkoç, ilgili bakanlıkların katılımıyla "28 Şubat Mağdurları Çalıştayı" düzenlediklerini dile getirdi. 28 Şubat sürecinde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle Kamu Denetçiliği Kurumuna yaklaşık 300 civarında şikayet başvurusunda bulunulduğu bilgisini de paylaşan Malkoç, başvurular sonucunda ilgili bakanlıklara 133 tavsiye kararı, 24 kısmen tavsiye kısmen ret kararı, 24 ise ret kararı verildiğini anlattı.
“BAZI İNSANLARIN KIYMETİ ÖLÜNCE ANLAŞILIR”
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde düzenlenen programın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Cem Zorlu yaptı. Bazı insanların kıymetinin öldükten sonda anlaşıldığını dile getiren Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu: “Gerçekten Türkiye’nin yetiştirdiği nadir insanlardan olmasına rağmen değeri, kıymeti potansiyeli eksikliği ve farkındalığı sonradan anlaşılan bir şahsiyet. Bizim bundan sonraki vazifemiz, derdimiz, gayretimiz, hepsi hocamızın adının verildiği bu üniversiteyi gerek Türk yasalarımızın içerisinde, gerekse dünya sıralaması içerisinde hem akademik hem bilimsel, hem tanınırlık açısından daha üst noktalara taşıyarak ancak hocamıza karşı vazifemizi yerine getirebiliriz. Bu bizim görevimiz. Biz bu heyecanla bu hedefle buradayız.” dedi.
“YÜKSEK TEPELERDE ÇIĞIR AÇMADAN YÜRÜNMEZ”
Programda, Necmettin Erbakan’ın Türkiye’de bilimin, siyasetin, nezaketin çığırını açan önemli bir devlet adamı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İhsan Şener: “Hayli yüksek olan tepelerde çığır açılmadan yürünmez. Eğer bir çığır açıldıysa onun izine bakarak yolunuza devam edersiniz. Türkiye’de bilimin, siyasetin, nezaketin çığırını açan önemli bir devlet adamı ve ünlü bir siyasetçiydi. Onun çığırından izinden giden öğrencilerin elde ettikleri başarıya baktığımızda o dönemde zor zamanda ne büyük iş başardıklarını daha iyi anladık.” şeklinde konuştu.
GÜLŞEN YILMAZ -SÜMEYRA KENESARI/YENİ HABER GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.