Ellere ses veriyorlar

Ellere ses veriyorlar
Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre dünyada 34 milyonu çocuk olmak üzere 466 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşıyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı rapora göre dünyada 34 milyonu çocuk olmak üzere 466 milyondan fazla insan işitme kaybı ile yaşıyor. Türkiye’de ise bu sayı yaklaşık olarak 3 milyon. İşitme engellilerin toplumda yaşadıkları en büyük sorun "anlaşılamamak." İşitme engellileri anlamanın en iyi yolu onların kullandığı görsel dili öğrenmekten geçiyor. Son günlerde KOMEK kursları başta olmak üzere, kurum ve kuruluşlara yapılan ‘İşaret Dili Kursu’ başvuruları, bu noktada gelecek adına ümit veriyor.

manet-4.jpg

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 466 milyon işitme engelli yaşıyor. Bu kişilerin 34 milyonunu ise 15 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Buna karşın, üretilen işitme cihazları küresel ihtiyacın yüzde 10'undan azını karşılıyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerdeki işitme engellilerin ihtiyaçlarının yalnızca yüzde 3'ünden azına tekabül ediyor. Güney Asya, Asya Pasifik ve Sahra Altı Afrika işitme engellilerin çoğunun yaşadığı bölgeler olarak öne çıkıyor. Bu bölgelerde yaşayan işitme engelli bireylerin, en önemli sorunu ise ilgili sağlık hizmetlerine ulaşma imkanlarının kısıtlı olması. Bu bölgeler bir kenara, sağlık hizmetleri alanında belki de dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Türkiye’de de yaklaşık 3 milyon işitme engelli bulunuyor. Sağlık hizmetleri yüksek seviye de olsa da, işitme engellilerin toplumda yaşadıkları en büyük sorun "anlaşılamamak." Bunun için de kendi ifadeleriyle "anadilleri olan", işaret dilinin Anayasal bir hak olarak tanımlanmasını istiyorlar. Çünkü "anlaşılamamanın" bedelinin ne kadar ağır olduğunu biliyorlar.

aret-2.jpg

“ONLARI ANLAMANIN YOLU GÖRSEL DİLİ ÖĞRENMEKTEN GEÇİYOR”

İşitme engellileri anlamanın en iyi yolu onların kullandığı görsel dili öğrenmekten geçiyor. Günümüzde birçok insan işaret dilini, onları anlamak ya da onlarla iletişime geçmek için değil de şarkıları çevirmek için öğreniyor. İşaret Dili Öğreticisi Raziye Zeynep Hatay, şarkılarda kullanılan anlamların genellikle mecaz anlamlar olduğunu, şarkı ile işaret dilinin birbirini tutmadığını ve bu yüzden de şarkı çevirilerinin işitme engelliler tarafından anlaşılmadığını ifade etti. Raziye Zeyneb Hatay, işaret dilinin şarkı çevirmek için değil işitme engellilere yardım etmek veya onlarla sohbet etmek amacıyla öğrenilmesinin önemine dikkat çekti. 

aret-3.jpg

“FOTOĞRAFLAMA YÖNTEMİYLE ÖĞRETİYORLAR”

İşitme Engelli bireylerin işaret dilini ilk olarak nasıl öğrendiklerini anlatan Zeyneb Hatay, “Eğer anne baba işitme engelliyse çocuk da işitme engelli olarak doğarsa, çocuk anneden babadan öğreniyor. Ama çocuk işitme engelliyse anne ve baba değilse onlar da işaret dili dersleri almaya başlıyorlar. Mesela çocuk suyu gösteriyor anne ve babası suyun işaretini yapıyor. Ayakkabıyı gösteriyor ayakkabının işaretini yapıyor. Sonra okulları var zaten okullara giderek öğreniyorlar. Okullarda da fotoğraflama yöntemiyle yani görsel olarak öğretiyorlar.” diye aktardı.

“HER YÖRENİN İŞARET DİLİ FARKLI”

Her ilin, her bölgenin farklı bir işaret dili olduğunun bilgisini veren Zeyneb Hatay, işitme engellilerin kendi aralarında anlaşabildiklerini söyledi. Her yerde işaret dili okullarının olmadığını kaydeden Hatay,” Mesela Konya'da işitme engelli okulu var. Karaman'dan ve doğu tarafından bir çocuk buraya gelebiliyor. Böylece birbirleriyle aynı dili konuşuyorlar. O yüzden de birbirlerini anlamada sıkıntı çekmiyorlar.” dedi. Dünyada da bu durumun aynı olduğunu söyleyen Hatay, “Uluslararası dediğimiz işaret dili farklı, Tük işaret dili farklı” ifadelerini kullandı.

isaret1.jpg

“İŞARET DİLİNE VERİLEN ÖNEM ARTTI”

Türkiye'de son 10 yılda işaret diline verilen önemin artığına değinen Hatay, şöyle devam etti: “Neden son 10 yılda? 1952 ya da 1953 yılları arasında işaret dili maalesef yasaklanıyor. İşitme engelliler konuşabilir ya da dudak okuyabilir diye düşünülüyor. 1992 yılına kadar bu yasak devam ediyor. Yasak olduğu için de Türk işaret dili uluslararası işaret diline yetişemiyor.  Osmanlı'da işaret dili vardı. Hatta ilk kez ikinci Abdülhamid zamanında İstanbul'da Yıldız Sağırlar Okulu açıldı. Şuanda işaret dili kurslarına çok talep var mesela. Bazı yerlerde işaret dili sertifikası istenmeye başlandı. Bu güzel bir şey. Hak ettiği yerlere geliyor diyebiliriz en azından.”

“DÜNYADA BİRAZ DAHA İYİ”

İşaret dilinde Türkiye ile Dünya kıyaslandığında dünyanın biraz daha iyi olduğunu belirten Hatay, “Dünyaya baktığımız zaman; işitme engelli şarkıcıları. Yönetmenleri, oyuncuları var. Bizde işitme engellilere yönelik bir tane filmimiz var ‘Gülün Şifresi’ diye onu işitme engelliler çevirdi. Mesela dünyada Hint filmi olarak Barfi var. Black var. Biz yavaş yavaş geliştiriyoruz daha.” şeklinde konuştu.

“MUTLAKA BİR YERLERDE EKSİKSİNDİR”

İşaret dilini hiç bilmeyen birinin ne kadar bir sürede işaret dilini öğrenebileceğini aktaran Hatay, “Ben bir senede işaret dilini tamamladım. Ama tam tamamladım diyemem. İşaret dili de diğer diller gibi derin ve  işaret dili de diğer diller gibi gelişiyor. Yeni kelimeler ekleniyor. Heh ben yaptım oldu dediğinde bile mutlaka bir yerlerde eksiksindir. Bu biraz da isteğe bağlı. Kişinin ilgi ve alakası varsa 120 saatlik kurs çok daha ideal ama yine de onların içine girmedikçe, işitme engelli arkadaş edinmedikçe, tam manasıyla öğrenmiş olamayız.” şeklinde açıkladı.

“İŞİ İNSANLA OLAN HERKES ÖĞRENSİN”

Her meslek grubundan insanın mutlaka işaret dili öğrenmesi gerektiğinin önemine vurgu yapan Hatay, şunları kaydetti: “İşaret diline şuanda bankalarda ihtiyaç oluyor. Adliyelerde ihtiyaç oluyor.  Özellikle sağlık kurumunda çok ihtiyaç oluyor. İşitme engelli arkadaşlar hastanelere falan gidiyorlar, işaret dili bilen veya tercüman olmuyor. Öğretmenlerin özellikle öğrenmesini istiyoruz. Aslında işi insanlarla olan herkesin öğrenmesi gerekiyor. Çünkü ne şekilde nerede karşına çıkacağını bilemezsin…”

“BİR LİSAN BİR İNSAN”

Son olarak bir lisanın bir insan demek olduğunun altını çizen Hatay, “Onlar iletişime geçmekten çok mutlu oluyorlar. Sadece merhaba, nasılsın, iyi misin demeyi bilsen dahi bunun üzerine çok seviniyorlar gerçekten. Yani sadece harfleri dahi bilseniz harflerle iletişime geçseniz onlar için büyük mutluluk oluyor.” diyerek sözlerini tamamladı.

SÜMEYRA KENESARI/ YENİ HABER GAZETESİ

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.