Kadının mahremiyet evi

Kadınların en tuhaf davranışlarından biri de, ilgi odağı olmak için her türlü makyaj ve dekolteyi yaparak dışarı çıktıktan sonra, toplum içinde kendilerine bakması ve bakmaması gereken erkekleri belirlemek istemeleridir. Uzun boylu, yakışıklı ve kariyer sahibi erkekler baktığında zevkten dört köşe olurken, örneğin pazarcılar, garsonlar veya ameleler baktığı zaman deliye dönerler. Birinci grupta yer alanlara karşı gururlarını yok sayarken, ikinci gruptakilere karşı soylu ve iffetli kadın pozları verirler. Birinci gruptakilere popolarını kalplerinden önce açmaya hazır dururken, ikinci gruptakilerin gözünde onlardan bir saniyelik bir bakış almak bile bulunmaz bir ihsana dönüşür.

Yazık ki, erkekler bu tür iki yüzlülüklerden beri değildir. Bir yandan cinselliği bayıla bayıla yaşarken, evlilik öncesinde deneyim kazanma bahanesiyle genelevlere koşarken, öte yandan evlenecekleri bayandan bir namus timsali olmasını istemekten ar etmezler.

Bir dostum, tanık olduğu bir olayı anlatıyor: “Birkaç yıl öncesinde öğretmen olarak Anadolu’nun küçük bir kasabasında görev yaptığım sırada, aynı okulda hizmetli olarak çalışan biri ile hatırı sayılır bir dostluk kurmuştum. Evli bir bayanla ilişkisi vardı ve bazen bana onunla yaptığı müstehcen içerikli konuşmaların kayıtlarını bile gururla dinletiyordu. Onu bir yerde görmüş ve uzunca bir süre peşinden koşmuştu. Ev telefonundan sürekli arıyor ve ısrar ediyordu. Nihayet kadın usanç dolu bir ses tonuyla, ‘Bıktım senden. Gel artık da bir karar verelim’ dediğinde evine gitmiş ve hala isteksiz görünen kadına adeta tecavüz etmişti. İlginç olan şey, birkaç gün sonra bizzat kadının arayarak bu kez gönüllü olarak kendisini çağırmış olmasıydı. Böylece yasak ilişkileri başlamış ve aralıksız devam ediyordu. Arsız bir ilişkiydi. Arkadaşımın yanımda sevgilisiyle yaptığı telefon görüşmesine birkaç kez tanık oldum ve kullandıkları kelimeler utançtan yüzümü kızarttı; ama bunlar arkadaşımın sadece erkeklik gururunu kabartıyordu.

Daha sonra bir gün yeğeni ile kendi evinde alkol alan ve bu arada karısını kendilerine hizmet ettiren arkadaşım, yeğenini kendisinin karısına göz koymakla suçlamış ve çileden çıkan yeğeni tarafından bıçaklanmıştı.

Çok yaman bir çelişkiydi bu. Ne kadar bencil bir namus anlayışıydı! Başkasının eşini baştan çıkaran, hoyratça kullanan ve bundan da gurur duyan arkadaşım, kendi karısı ile ilgili hissettiği küçük bir zan üzerine bile delirme noktasına geliyordu.”

Anlaşılan, dürüst olmanın zorluğu içgüdülerin peşinden sürüklenip gitmeyi daha cazip kılıyor. Geçmişinden gurur duyabilen insanlar nerede kaldı abaca?

Bu noktada, bir şeyin daha altının çizilmesi gerektiği kanısındayım: Hiç kimse kendisine kapalı olan bir eve elini kolunu sallayarak giremez. Girerse, adi bir “hırsız” kabul edilir. Aynı şekilde, kadın ilişkilerde daima ev sahibi konumundadır. Yani, herhangi bir kadın-erkek ilişkisinin start almasında, yetki ve insiyatif daima kadının elindedir. O halde, bir erkek kendisini istemeyen bir kadına ağzından salyalar akıtarak tecavüz etmekten başka ne yapabilir ki?

İşin doğrusu, suç olarak görülen herhangi bir kadın-erkek ilişkisinde, kadın her zaman baş sorumlu olmayı hak eder…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi