
Mert Aslan
Korkmayın, İslam Demokrasi doğuracak
Yayınlanma:
CHP’nin yöneticileri eskiden beri “Milletvekili dokunulmazlığı
kalkmalıdır.” der durur. Buradaki amaç, “dürüst politikacı” imajı
yapmak, her zaman olduğu gibi milleti kandırmaktır. Önceden yapılan
kurguya göre duyan da diyecek ki:
kalkmalıdır.” der durur. Buradaki amaç, “dürüst politikacı” imajı
yapmak, her zaman olduğu gibi milleti kandırmaktır. Önceden yapılan
kurguya göre duyan da diyecek ki:
“Vay canına! Adam milletvekili, ama kendi dokunulmazlığının
kaldırılmasını talep ediyor. Demek ki, veremeyeceği hesabı olmayan
düpdüzgün, harbi, delikanlı bir adam!”
kaldırılmasını talep ediyor. Demek ki, veremeyeceği hesabı olmayan
düpdüzgün, harbi, delikanlı bir adam!”
Yarın Başbakan çıkıp:
“Gelin bakalım, şu dokunulmazlıkları kaldıralım!” dese hepsi
ayakkabıları da mecliste düşürüp tabana kuvvet kaçarlar.
ayakkabıları da mecliste düşürüp tabana kuvvet kaçarlar.
Nitekim bu durum son zamanlarda kabak gibi ortaya çıkmıştır.
Anayasa ve yasalarda bir suçtan hüküm giymiş olanların tahliyesini
imkansız kılan açık seçik hükümlere rağmen Türkiye tarihinin en
büyüğü ve tehlikelisi olduğu iddia edilen örgütüne mensup olmakla
suçlanıp haklarında binlerce sayfalık iddianame hazırlanmış, ardından
da tutuklanmış olan bu adamların içeriden salıverilmeyeceklerini
bile bile aday yapılmalarında temel amaç, milletvekili seçilmeleri
halinde milletvekili dokunulmazlığı zırhına girerek kurtulmalarına,
dışarıda delilleri rahat rahat yok etmelerine, örgütlerinin faaliyetlerini
düzenleyip hızlandırmalarına, hatta belki de kaçmalarına olanak
vermektir.
Anayasa ve yasalarda bir suçtan hüküm giymiş olanların tahliyesini
imkansız kılan açık seçik hükümlere rağmen Türkiye tarihinin en
büyüğü ve tehlikelisi olduğu iddia edilen örgütüne mensup olmakla
suçlanıp haklarında binlerce sayfalık iddianame hazırlanmış, ardından
da tutuklanmış olan bu adamların içeriden salıverilmeyeceklerini
bile bile aday yapılmalarında temel amaç, milletvekili seçilmeleri
halinde milletvekili dokunulmazlığı zırhına girerek kurtulmalarına,
dışarıda delilleri rahat rahat yok etmelerine, örgütlerinin faaliyetlerini
düzenleyip hızlandırmalarına, hatta belki de kaçmalarına olanak
vermektir.
Bir de şu var: Bildiğimiz kadarıyla cezaevinde yüzün üzerinde
Ergenekon sanığı yatıyor. Bütün o sanıklar arasından Chp ve Mhp
tarafından özellikle belirli şahıslar aday yapıldıklarına göre, bu
kişilerin örgüt içinde liderlik pozisyonuna kadar varan önemli görevler
üstlenmiş oldukları düşünülebilir.
Ergenekon sanığı yatıyor. Bütün o sanıklar arasından Chp ve Mhp
tarafından özellikle belirli şahıslar aday yapıldıklarına göre, bu
kişilerin örgüt içinde liderlik pozisyonuna kadar varan önemli görevler
üstlenmiş oldukları düşünülebilir.
Burada mesele, sözünü ettiğimiz kimselerin öteden beri
milletvekili dokunulmazlığı konusunda salladığı mavraların, rol
kesmelerin, efeliklerin, sonradan anlaşılan her sahtekarlık gibi,
bütün çirkinlik ve mide bulandırıcılığı ile meydana çıkmış olmasıdır.
Dün milletin önünde ağızlarını şişire şişire “temiz adam” numarası
yapanlar, bugün o dokunulmazlık zırhının altına kaçmaktadır.
kesmelerin, efeliklerin, sonradan anlaşılan her sahtekarlık gibi,
bütün çirkinlik ve mide bulandırıcılığı ile meydana çıkmış olmasıdır.
Dün milletin önünde ağızlarını şişire şişire “temiz adam” numarası
yapanlar, bugün o dokunulmazlık zırhının altına kaçmaktadır.
Her zaman söylediğim gibi, Türk solunun asla ilkesi olmamıştır.
Zaten bu, uluslar arası sosyal demokrasi ilkeleri ve pratiği
açısından “sol” filan değildir, dümdüz bir soytarılıktır. Günü birlik
konuşurlar, bir iktidara yamandıkları zaman da aynı şekilde birsonraki
dönemi düşünmeden yer yutar, yakınlarını işe aldırır, kadrolaşır,
ellerine yüzlerine bulaştırır, sonunda da haysiyetsiz bir şekilde
arkalarına bakarak söve söve giderler. Araştırın bakalım, K. K. Adlı
zatın kamu kurumlarında görevli olmayan yakın uzak bir tek akrabası
kalmış mı ve üstelik sınavsız olarak hangi dönemde işe alınmışlar?
Ama bu durum ortaya çıkıncaya kadar, “Biz akraba kayırma siyaseti
yapmayacağız!” diye bas bas bağırıyordu… Sonra sesi kesildi…
Zaten bu, uluslar arası sosyal demokrasi ilkeleri ve pratiği
açısından “sol” filan değildir, dümdüz bir soytarılıktır. Günü birlik
konuşurlar, bir iktidara yamandıkları zaman da aynı şekilde birsonraki
dönemi düşünmeden yer yutar, yakınlarını işe aldırır, kadrolaşır,
ellerine yüzlerine bulaştırır, sonunda da haysiyetsiz bir şekilde
arkalarına bakarak söve söve giderler. Araştırın bakalım, K. K. Adlı
zatın kamu kurumlarında görevli olmayan yakın uzak bir tek akrabası
kalmış mı ve üstelik sınavsız olarak hangi dönemde işe alınmışlar?
Ama bu durum ortaya çıkıncaya kadar, “Biz akraba kayırma siyaseti
yapmayacağız!” diye bas bas bağırıyordu… Sonra sesi kesildi…
Herkesin gözünün önünde olduğu halde, belki bu şekilde
formüle edilmemiş olabilir düşüncesiyle bir eklemede bulunmak
isterim: Son yıllarda sözde Türk solunun gösterdiği en büyük başarı,
geleneksel olarak “milliyetçi” diye bilinen bir kesimi “ulusalcı”
çizgiye çekerek solun yanı başına oturtmuş olmasıdır. Bugün
milliyetçi kesimle ulusalcı sol kesimin perspektifleri arasında
ciddi anlamda bir tek fark gösterilemez. Şimdi her ikisi de, var
gücüyle Türkiye’yi karanlıkları yırtan kabus seslerinin yankılandığı
bir “mafya cumhuriyeti”ne dönüştürmenin kavgasını sürdüren heybetli
Ergenekon’un sağ ve sol kanadının kırılan yerlerini yeniden teşkil ve
takviye etmenin gayreti içindedir. Hem ürkütücü, hem de acıklı bir
tablo…
formüle edilmemiş olabilir düşüncesiyle bir eklemede bulunmak
isterim: Son yıllarda sözde Türk solunun gösterdiği en büyük başarı,
geleneksel olarak “milliyetçi” diye bilinen bir kesimi “ulusalcı”
çizgiye çekerek solun yanı başına oturtmuş olmasıdır. Bugün
milliyetçi kesimle ulusalcı sol kesimin perspektifleri arasında
ciddi anlamda bir tek fark gösterilemez. Şimdi her ikisi de, var
gücüyle Türkiye’yi karanlıkları yırtan kabus seslerinin yankılandığı
bir “mafya cumhuriyeti”ne dönüştürmenin kavgasını sürdüren heybetli
Ergenekon’un sağ ve sol kanadının kırılan yerlerini yeniden teşkil ve
takviye etmenin gayreti içindedir. Hem ürkütücü, hem de acıklı bir
tablo…
Bereket versin ki, pırıl pırıl İslam dininden ve tarihinden
beslenen, Anadolu’nun coğrafi ve kültürel genetik kodlarına bağlı
ortalama yüzde 50’lik sabit bir seçmen kitlesi yanılmaz sağduyusuyla
beslenen, Anadolu’nun coğrafi ve kültürel genetik kodlarına bağlı
ortalama yüzde 50’lik sabit bir seçmen kitlesi yanılmaz sağduyusuyla
bu ülkenin yönetimini omuzlamış götürüyor artık…
Bazılarına tuhaf gelebilir; ancak görünen o ki, bu ülkeye
demokrasiyi İslami duyarlılığı yüksek olan halk ve kadrolar
getirecektir.
demokrasiyi İslami duyarlılığı yüksek olan halk ve kadrolar
getirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.