
USAK ve Laçiner
28 Şubat süreciyle birlikte yeni bir kelime girmişti lügatlara.
Toplum mühendisleri adıyla anılan bu zatlar adlarının aksine yapımdan çok yıkımla zihnimize kazındılar.
Halk arasında kaos çıkarma, toplumu çeşitli katmanlara ayırma, kişileri düşüncelerine göre fişleme, emrine girdikleri örgütün beklentileri yönünde insanları kanalize etme onların işiydi.
Kimler yoktu ki içlerinde. Halk kahramanı olan siyasetçiler, sözleri gündem belirleyen gazeteciler, şarkıcılar, türkücüler, bilim adamları, ordu ve yargıdan isimler.
Konumları bu denli etkin olan toplum mühendislerinin halk üzerindeki etkisi ise oldukça fazlaydı.
Fakat süreç zaman içinde umduklarının aksine onların aleyhine işledi. Hani hakir gördükleri, cahil sandıkları bu toplum varya zannedildiği kadar aptal olmadığını kanıtladı onlara. Kardeşin kardeşe katlettirildiği ülkem artık kandırılamaya, kana ve gözyaşına doymuştu.
Gözümüzü açmamız için yıllar geçmesi gerekmiyordu aslında. Bizler, tavrımızı ve hayatımızı en doğru şekilde belirleyecek bir kitaba ve her sözü örnek olması gereken bir peygambere sahiptik.
O kutlu peygamber, Müslüman’ın aynı hataya iki kere düşmemesi gerektiğiyle ilgili uyarsa da yapılan yanlışlar yazık ki pek çok kez tekrarlandı.
Edinilen tecrübelerin(kaba bir tabirle yenilen kazıkların) yaşadıklarımızın aritmetik ortalaması olduğunu fark etmeye başladık.
Zaman içerisinde gördük ki doğru sanılan gerçekler yalandan daha yalanmış. Kahramanlar korkak, suçlular ise masum çıkmaktaymış.
Gelecek yıllar daha neler yaşatır bilinmez ama zamanla ortaya çıkan doğruların olumsuz taraflarından birisi de toplumda özelikle yönetenlere karşı oluşan güvensizlik ortamı oldu. Sorgulamalar ve eleştiriler kimi zaman paranoyaya varan güvesizliğe kadar gitti.
Bu süreçten en çokta medya nasibini aldı. Artık insanlar köşe yazıları okumayı bıraktı, televizyonda gördüğü tartışma programlarını ise yıldırım hızıyla değiştiriyor.
Söylenenlerin doğruluğu tartışılmadan, yanlış olduğu yargısına kapılıyor milletimiz. Halbuki ülkemize ve insanımıza hizmet etmeyi amaç edinen, halkımızı bilinçli bir şekilde nesnel düşünmeye davet edecek basından da çok önemli isimler ve kurumlar mevcut.
Bunlar arasında en çok öne çıkanı ise USAK.
Bilmeyenlere kısaca tanıtmak gerekirse USAK yani tam adıyla Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu uluslararası ilişkiler, etnik araştırmalar, terörizm ve güvenlik alanlarında faaliyet gösteren, 2004 yılında kurulan bir düşünce kuruluşu.
Oldukça aktif şekilde faaliyetlerini sürdüren USAK'ın Türkiye'ye ve tüm dünyaya yayılmış 100'ün üzerinde akademisyen ve araştırmacıdan oluşan bir uzmanlar ağı da bulunmakta.
Ankara merkezli USAK açılışını bizzat cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından gerçekleştirdiği merkez binasında, konuşmacı olarak çok önemli isimleri ağırlıyor.
Sivil toplum kuruluşu statüsünde olan kurum, çalışmalarını daha çok uluslararası ilişkiler, uluslararası güvenlik, uluslararası hukuk, uluslararası ekonomi ve bölgesel araştırmalara odaklamıştır.
Türkiye'nin dünyadaki konumu, Ortadoğu, Avrupa Birliği, Kafkasya, Balkanlar ve Orta Asya öncelikli alan araştırmaları arasındadır. Terörizm, etnik çatışmalar ve bölgesel entegrasyon da USAK'ın çalışmaları kapsamında yer alıyor.
Çıkardığı makaleler bir çok kaynakta atıf olarak kullanılan USAK, araştırma faaliyetlerini kendi içerisinde inceleme alanı olarak çeşitli gruplara ayırarak yürütüyor. Bunlar USAK Avrupa Birliği Araştırmaları Merkezi, USAK Uluslararası Güvenlik, Terörizm ve Etnik Çatışmalar Merkezi, USAK Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, USAK Uluslararası Hukuk Araştırmaları Merkezi , USAK Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Merkezi, Sosyal Araştırmalar Merkezi, Çevre Araştırma Merkezi, USAK Deniz Ve Su Hukuku Araştırmaları Merkezi ve USAK Ekonomik Araştırmaları Merkezi’dir.
Kitap ve süreli yayınlar dışında, benimde sıkı bir takipçisi olmaya çalıştığım USAK Stratejik Gündem adıyla faaliyet gösteren internet portalıyla, başta dış politika olmak üzere önemli konularda doyurucu bilgilere sahip bir sitesi mevcut.
Kurumun 2006 yılı itibariyle başkanlığını Doç. Dr. Sedat Laçiner yürütüyor. Dış ilişkilerden, toplumsal konulara, iç ve dış tehditlerden yapılabilecek projelere kadar bir çok konuda engin tecrübesi ve nesnel yorumlarıyla değerlendirilebilecek isim Sedat Hoca.
Laçiner hocayı katıldığı televizyon programlarından tanıyanlarınız olacaktır. Ayrıca dış diplomasi ve ülkenin kronikleşmiş sorunlarının çözümünü de içeren bir çok eseri mevcut.
Alışılmış akademisyenlerin tersine Sedat hoca, dil ve üslup olarak oldukça akıcı.
Sedat Hoca’yı dinlerken ve çalışmalarını okurken en etkilendiğim taraf ise geleceğe yönelik tespitleri ve akabinde ileri görüşlülüğü oldu.
Sorundan ziyade çözüme odaklanan bir anlayışla, demokratik açılım sürecinden, darbe planlarına kadar bir çok konuda meydana gelen olayların nasıl geliştiğini ve aslında nasıl gelişmesi gerektiğini oldukça güzel aktarıyor.
Mantığından ziyade duygularıyla hareket eden, anlık hislerle davranan bir millet olduğumuz gerçeğini göz önüne alırsak Sedat Laçiner ve ekibine çok ihtiyacımız olacak.
Özellikle yazık ki sadece konuşmacılarına karşı yaptığı protestolar ve attıkları yumurtalarla birlikte anılmaya başlanan yerleşkelerde başta Uluslararası İlişkiler olmak üzere bir çok bölümün, Laçiner ve USAK’lı akademisyenlerden öğreneceği çok şey var.
Bu noktada öğrenci derneklerine ve bilinçli bir nesil yerleştirmeye gayret eden akademisyenlere çok iş düşüyor. Temennim eğitim alanında isim yapmaya çalışan Selçuk Üniversitesi başta olmak üzere Anadolu üniversitelerinin sık aralıklarla Laçiner’i ve ekibini üniversitelerine davet etmeleri.
İnanıyorum ki bu tür etkinliklerin artmasıyla birlikte ezberbozan bir zihniyet yetişecektir. Nasıl ki Kurtuluş Savaşı Anadolu’dan başladıysa BİLİNÇLİ VE EĞİTİMLİ BİR NESiL de ANADOLU’dan doğacaktır.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.