Mustafa Azılıoğlu
Mustafa Azılıoğlu

GÜLÜN abi dedigi yazar

Ağabeyin dilimizdeki kolay söylenişi abi, Ailedeki mahremiyetin ifadesi bacı. Yeni dönemde, uzun bir vakit bacı diye hitap edilirken birden bir oldubitti ile bayan icat edildi. Bacı unutulmaya terk edildi. Bayan, soğuk bizden olmayan bir lafız. Bacı gibi abi de, bize ait

 

Ben şimdiye kadar hiçbir hanıma bayan diye hitap etmedim. Hep nefret ettim bu hitap lafzından. Daha ziyade köyden kente yeni gelmiş, dolmuşçu tayfasının hanım yolculara karşı güya kentlilik jargonu. Bir çeşit “para üstü” iletişim kurma söylemi. Köydeki içtenlik samimiyet, kente gelince bacı köyde orda kala kaldı. Şehre gelince ilk kez otobüs terminallerinde ve dolmuş yolculuklarında yerini soğuk, imitasyon, sentetik cümlelere terk edildi.

 

Abi lafzı merhum Turğut Özal ile yeniden en yüksek rakımlı tepelerde söylenir oldu. En son Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya davetinde, Müslüman Entelektüel Rasim Özdenören’e abi diye hitap etti. Rasim Özdenören de Sezai Karakoç’a abi diye hitap eder. Bende benden büyüklerime abi derken hiçbir takıntı duymam.

 

Rasim Özdenören, Merhum Necip Fazıl’ın “Babıali” isimli eserinde umut ve bel bağladığı bir elin parmaklarını geçmeyen Müslüman aydınlardandır. Ben onu 1975-1978 yılları arasında yeni devir gazetesindeki yazılarından gıyabında tanır idim.Hatta merhum Hikmet Malak Denizer abi ile beraber bir lahza da olsa bir çay içimi sohbetinde bulunmuş idim.

 

Yeni Devir gazetesi, bugünkü Yeni şafak, Zaman ve Cumhuriyet karışımı Müslüman aydınların okuduğu bir siyah beyaz baskı ile çıkan nitelikli gazetelerden idi. Hikmet abi sadık bir Yeni Devir okuyucusu idi. Benim hayat silsilemde hikmet abinin ayrı bir yeri vardır. Allah gani gani rahmet etsin ona. Hikmet abi adından mülhem hikmet sahibi özü sözü bir,samimi ihlas sahibi bir ağabeyimiz idi.Rasim abiyi o yılların Hikmet abinin her gün aralıksız aldıgı Yeni Devir gazetesinden beri okurum.

 

Rasim abiyi yıllar sonra bir cumartesi öğlesinde Alaeddin Tepesinde dinlerken 2003de kaybettiğimiz İkiz kardeşi Şair Alaeeddin Özdenören aklıma geldi. Acaba Alâeddin’de kardeşi Alâeddin i düşündü mü diye.

 

Şairler öykücüler ve deneme yazarları ne hikmetse aynı anda iki mekanda birden yaşarlar.Birincisi hepimizin içinde olduğu dünyevi mekan,ikincisi ise onların muhayyile ve havsalasında olgunlaşmayı yazıya dökülmeyi bekleyen mekan.

 

Prof.Dr.Mikail Bayram’a latife ettim.

 

-Hocam Türk-i İman sakalınız size pek güzel yakışmış.

 

Sanat Edebiyat eleştiri ve çözümlemesi yapmak benim işim değil. Rasim Özdenören gibi yazarlar,ilim irfan hikmet sahibi kişilikleri eserlerinde bir fenomen olarak kullandıkça,mazi hal ve istikbal silsilesi inkıtasız devrini nesiller arasında devam ettirir.Tarık Buğra,Çolak Salih tiplemesinde vatan millet memleket için her şeyini feda edecek bir karakteri Çolak Salih fenomeninde yazıya dökerek canlılık kazandırmıştır.

 

Kurtlar Vadisinde, Polatın babası rolünü oynayan fenomende ilim hikmet tevazu tarih felsefesi irfan kavramlarını bulurken neden daha iyileri daha güzelleri daha farklı olanları diğer görsel anlatılarda yer almaz diye hayıflanırım.

 

Senaryo yazarlığı işin kurgusal yönünü kapsar. Herkes senaryo yazabilir. Bence önemli olan, Mehmet Niyazi, Rasim Özdenören gibi düşünce hayatımıza canlılık ve devamlılık kazandıran düşünürlerimizin bazı karekterler üzerine önemli vasıfları bina etmelerinin sağlanması lüzumu keyfiyetidir.

 

Viktor Hugo sefillerinde bunu başardığı için dünya klasikleri içindedir. İnsanlık değerleri, aidiyet değerleri ile birleştirilerek oluşturulacak fenomenler üzerinde, bir Ahmet Yesevi,bir Mevlana,bir Yavuz,bir Kanuni özgelikleri bina edilebilir.Bu iş için o kadar bilgemiz var ki…Oysa Devletin TRT’si,Kültür Bakanlığı bu bilge şahsiyetleri görmezden gelir.

 

Toplum değerleri ile ayakta durur.Devlet ise kuralları ile.Degerleri ve kuralları aşınmış bir kurumu tekrar eski haline döndürmek çok zor ve zahmetli bir iştir.Ancak elinizde bilge yazar düşünür ve lider yaradılışlı toplum önderleri olursa iş kendiliğinden kolaylaşır.

 

Nazım bu toplumun bir değeridir. Fetullah Gülen’de.Deniz Gezmiş’de,Muhsin Yazıcıoğlu’da.Enver Paşa’da.Bir dizi düşünün içinde Ahmet Yesevi var.Mevlana var.Mustafa Kemal var.Kazım Karabekir var.Vahidettin var.Delibaşı var.Hacı Zihni var.Akif var.Hoca Nasirettin var.Tatyos Efendi var.Ekmekçi Hayık var, Panos Özararat var.

 

Nasıl var?

 

Dünyaya bakış açıları ile, eylem ve söylemleri ile, dönemlerindeki olayları ile, günümüzdeki karakterler üzerine bu kahramanlarımızın bir sözleri bir söylemleri aynı cismaniyet içinde olmadan da pekala bir fenomen olarak temsil edilebilirken neden yapılmadığını merak ettim, Rasim Abiyi dinlerken. Gül yetiştiren adam da, Nuri Pakdil’i anlattığı ifade edilir.

 

 

İzzet Güneş, Dr. Cemil Paslı, Dr. Mustafa Güçlü, Vergi Denetmeni Oğuz Bey, Kazım Öztürk,TYB’nin etkinliğinde aynı mahfilde birlikte olduğumuz okuyan yazan düşünen dinleyen diğer muhterem samiin ve onlarca genç kızımız bilmem neler düşündüler.

 

Rasim Abi bana 70’li yıllarımı bir film şeridi gibi İstanbulu gözlerimin önüne geri getirdi.

 

Merhum Hikmet Denizer abiyi,Fatihi,Çarşambayı,İsmailagayı,Dramanı Fener Rum patrikhanesini,86 numarayı( Edirnekapı-Eminönü hattını) hafızamda bir kez daha yaşattı.

 

Rasim abi dizi karekterleri o kadar süflileşti

 

Lütfen bir el attırınız. Sayın Cumhurbaşkanı size abi derken, sizi kırmaz.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Azılıoğlu Arşivi