
Muhsin Başkan
Baki ezel ve ebed yaratıcımız bizi yaratmış programlamış levhi mahfuzuna da kaydetmiş. Ilk Ademden son ademe kadar herbirimize bir ömür biçmiş.Kimimizin nerde ne zaman nasıl son nefesimizi verecegimizi tayin ve takdir etmiş.Ömrümüzün miadı sonuna dair bir bilgimiz yok.Hiç bilseydik son anımızı, günah kusur şirk işlermiydik.Mevla böyle murat etmiş.Mevlanın hikmetinden sual olunmaz demiş büyüklerimiz. Takdire rıza gösteriyoruz. İmanımız ve itikadımız bize bunu böyle emrediyor.İnna lillahi ve inne ileyhi raciun.
Amma velakin illaki yüregimiz bir yerde dügümlenip bir an bir çaresizligin acısını tüm çıplaklıgıyla beşer fıtratında anlayıp aglayıp kadere rıza tevekkül ve bir an kendine mahsus masum bir isyan formatında kimimiz sessizce içimizde hafi kimimizde cehri hıçkırıklar içinde en yakınımıza karşı tevekkül isyanını yaşıyoruz. Elbet kuluz elbet beşeriz elbet isyankarız.Ama bizim isyanımız ask isyanı, nefsi şeytani isyan degil.
Nice Sevgililer kendilerine has sessiz gemileri ile “one way ticket”diyip başını alıp gittiler. Mekanları cennet olsun..Kimler gitmediki.Daha kimler gidecek.En başta Güllerin ve gönüllerin efendisi Hazreti Peygamber gitti..Sevgilinin sevgilileri Hasan ve Hüseyin.En yakınımızın yakınlarımızın gittikleri gibi.Ne ilk ne son.İlk Ademden son Ademe kadar bu gitmeler gerçek.Lakin kimimiz farkında kimimiz degil.
Ölümün gerçek acı ve soguk yüzü ile karşı karşıya kaldıgımızda dengemiz bozuluyor havsalamız karışıyor.Oysa Ölüm gerçek ve hak.Halbuki bizim onunla iç içe senli benli olmamız gerekiyor.Nafile. Onu hatırlamak anmak adını telaffuz bile etmek istemiyoruz.Gerçek, bir nefes öte yanıbaşımızda.Biz hazır oldugumuzda ölüm gerçegine bir adım bir nefes sonra ölümle yüzyüze kolkola başka alemlere transfer edilecegimize hazır oldugumuzda bir çok şeyin üstesinden gelecegimiz kesin.O zaman riyasız düz yaşamayı hakkalyakin yaşayacagımıza kalbim mümin mutmain. Daha dogrusu ölüme hazır olmak yaşamaya varım dercesine hazır olmak bence en büyük yigitlikliktir.
İşte o zaman,İnsanlık aleminin türlü türlü yamuk egri girift bir o kadar degişik hesabının felsefesinin içinden bir melek saflıgında süzülüp çıkacagından asla şüphem ve endişem olmaz.
Hayatı düz yaşamaya başladıgınızda ben inanıyorum ki,bütün bu çıkar hesapları yüzünden eli sıkılmayacak yüzüne bakılmayacak insan kılıklılar İnsan insanların içinde yer bulup barınamayacaklar.Bu mücadele insan insanlarla insan kılıklılar arasında asırlardan beri var oldu bugünde yarında olmaya devam edecek.Bizim safımız elbette insane insanların safında olacaktır.
Muhsin Başkan ile olan bir kaç anımı nakledecegim.Lise yıllarımın sonlarında İç Anadolu Ülkü Ocakları İstişari toplantısı için Karamandayız. Karapınar Ülkü Ocakları heyeti içinde bende varım.Karamanda sanıyorum arı sinemasında dörtyüz kadar gence,Muhsin Başkan,Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak hitap ediyor.En baştan başlanarak tanışmanın ardından istişare başlamış herkes birşeyler söylemiş sıra bana geldiğinde ben konuşmak için el kaldırdıgımda ilk kez karşılaşmış olmamıza ragmen dörtyüz kişinin içinden”.. buyur Mustafa..” demesini hala o günkü gençlik heyecanım içinde hatırlarım.
Doktor Mustafa Güçlü ile,Mehmet Dimen’in malikanesine vardıgımızda,helicopter ile kule arasında iletişim kesilmiş idi.İlk acı haber orda duyuldu.Doktor Güçlü bey’in ilk tepkisi ya öldü ya da komada muhsin bey oldu.Mehmet Dimen’in acı ve çaresizlik içinde kıvranışı bir dostun bir dostuna karşı olan samimiyetinin yansımaları idi.Doktorlar mesleklerinin geregi çok metin oluyorlar.Aslında orda en çok üzülen Doktor Mustafa abi olmuştu ama bize belli etmiyordu.Meclisin kaza ile alakalı meclis araştırma yapması ister istemez insanın aklına başka şeyler gelmesine sebep oluyor.Olay mahalline kırksekiz saat sonra hemde köylüler vasıtasıyla ulaşılması derin tereddütlerin oluşmasına zemin hazırlıyor.
Baki ezel ve ebed olan mevlamız ahir ve akibetimizi hayr eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.